23 Mayıs 2015 Cumartesi

Doğuş Otomotiv Trafik Hayattır!

Önemli olan ne kadar hızlı vardığınız değil, nasıl vardığınız...
Trafikte aşırı hız yapmayın! Çünkü Trafik Hayattır!




Aşırı hız son yıllarda kazaya sebep olan unsurların başında yer alıyor. Özellikle gençlerin yaptığı trafik kazalarının çoğu aşırı hız nedeniyle meydana geliyor. Doğuş Otomotiv’in kurumsal sorumluluk markası Trafik Hayattır, ‘aşırı hız’ı konusunu ana mesajları arasına alarak projelerini kurguluyor.

22 Mayıs 2015 Cuma

GÖREN ENGELLİLER...

Geçen hafta erkek kardeşimle ailevi bir meselenin halli için sabahın erken saatlerinde dışarıda buluşmuştuk. Sonrasında kahvaltı yapmak üzere eve dönerken yolumuz üzerindeki yaya geçidinin başında durmak zorunda kaldık. Yeşil ışığın yanmasını beklerken bir yandan da o sabah yaşadıklarımızı konuşuyorduk. Bu arada, kaldırımdaki sarı yer kaplamalarına gözüm ilişti. Ayakkabımın tabanında kabarıklıkları hissedince gayrı ihtiyari gülümsedim. Çünkü, o günlerde gazetede okuduğum bir haber aklıma gelmişti.


Ayağımızın altındaki sarı kabartma desenli kaplamaları işaret ederek, okuduğum haberi kardeşime anlatmaya koyuldum. Bir ilçede görme engelliler için yönlendirme taşlarını döşeyen yetkili elemanın anlattığına göre ilçenin belediye başkanı, kabartma taşların engelli olmayan diğer insanlara rahatsızlık vereceğini düşündüğünden vatandaşların şikayetlerine maruz kalmamak için taşları döşetmek istememiş.

8 Mayıs 2015 Cuma

TURFANDA! Cömert Elinden Tatmak Lâzım...

Sebze ve meyvelerin mevsiminde üretildiği ve tüketildiği eski zamanlarda, mevsim başında ilk defa pişirilen Zeytinyağlı Taze Bakla, özel bir önemle sofraya getirilirdi. Sofranın baş köşesinde oturan evin babası, üzeri bol dereotuyla bezenmiş zeytinyağlı taze baklayı sofrada gördüğünde hemen yoğurdu da sorar ve bol yoğurt döktüğü bakladan ilk lokmasını alırken illâki "Eski ağıza yeni taam" derdi.






"Eski ağıza yeni taam" sadece ilkbahar mevsimine has bir deyim olsa gerek. Zira, kış mevsiminde lahana veya pırasa yemeğini pişiren bir hanımın "Eski ağıza yeni taam" dediğini duymadım. Bu deyim sevilen bir sebzeye kavuşmanın sevincini yansıtmasından ziyade kış mevsiminden sağsalim çıkıp, yeni bir bahara daha kavuşulduğunun yani kısaca hayatta, yaşıyor olmanın memnuniyetini anlatır. 

3 Mayıs 2015 Pazar

HEMŞERİM!... Nerelisin?

Taraf olmak. Herhangi bir tarafın adamı olmak nasıl bir duygudur? diye düşünürken dahi içim daralır. Bu şekil bir yaşamı tercih edenler çoğunlukta ve de herhangi bir şikayetlerini de duymadım. İnsanlarımız için aidiyet duygusu çok önemli. 
İş hayatında sıkça muhatap olduğumuz, hatta şehirler arası otobüs yolculuklarında da insanların kesinlikle birbirlerine sorduğu geleneksel bir soru vardır. 

-Nerelisin? 


 

Bence, soruyu soranın gayesi hatta beklentisi aynı coğrafi bölge veya aynı şehrin insanları olma ihtimalidir. Eğer durum istediği gibi ise küçükken kaybettiği bir çocukluk arkadaşını bulmuş gibi sevinir ve yanınızda kendini rahat hisseder. Yukarıda sorduğum "Bir tarafın adamı olmak nasıl bir duygudur?" sorusunun cevabı bence bu -Nerelisin? sorusunda gizli. 

2 Mayıs 2015 Cumartesi

GÖZTEPE 60. YIL PARKI...Renkler Çıldırmış!

Balkondaki sardunyalarımın tomurcukları bir bir açılıp, kıpkırmızı renkleriyle gözümüz gönlümüz açılınca, başka renklerde başka çiçeklerle balkonu daha da şenlendirmek için bir saksı daha aldım. İkinci saksıya hercai menekşe dikmeye karar verdim ve fideleri satın almak için sokağa çıktım. Çiçek bahanesiyle çıkıp bahar havasının verdiği coşkuyla yürümeye doyamayıp, yolu uzatınca kendimi nerede buldum dersiniz.


Park girişinde merdivenlerden görünüş

Bir iki fide için yollara düşen bencileyin, karşımda Göztepe 60. Yıl Parkı'nı görünce gözlerime inanamadım. Parkın girişinde fide satışı da yapılıyordu. Bir kaç basamak merdivenle inilen parkı önce yüksekten merdiven başından fotoğraflamak istedim. Öyle güzel tasarlanmış tarhlar vardı ki seçmekte zorlandım

GÜNEŞİN İLK IŞIKLARI...Kış bitti!

Sonbahar neyse de kış mevsimi pek bir iç karartıcı. Sabahları yeni bir güne uyanmanın mutluluğu ile perdeleri açıp, gökyüzüne bakarsın. Bin bir zahmetle çıkmış ama her an kaybolacak olan güneşin zayıf ışıklarını, mendil kadar bir maviliği görürsen sevinirsin. Güneşli havalara tutkun yüreğin ve dudaklarında takılı kalmış ufak bir gülüşle yaz güneşinin hayaline dalarsın.


Kışın öyle günler olur ki; kara kara yağmur bulutlarının kapladığı gökyüzünde güneş günlerce yüzünü göstermez. Hele karlı günlerde gökyüzü ara ara kapkara olur da gündüz vakti akşam oldu sanırsın. Kapkara bulutlar yeryüzüne karları gönderdikten sonra gökyüzünün rengi biraz açılır gibi olur, hatta biraz sonra gökyüzü mavi rengini bile gösterir ama hiç ümitlenmezsin. Çünkü, bilirsin ki hava "kar toplamaktadır". 

HAYATIMIZ BİZE VERİLMİŞ BİR HEDİYE...Olabilir mi?

Hayatımızın bize verilmiş bir hediye olduğuna inandığım zamanlar oldu ve bunu çeşitli vesilelerle dile getirmişliğim de. Hatta bu hediye için teşekkür borçlu olduğumuzu. Yanlış hatırlamıyorsam hayatı layıkıyla yaşamak gerektiğini anlatmak için böyle bir ifade kullanmıştım. Bugün ise hayatın hediye olduğuna dair ciddi şüphelerim var.


Çünkü, hayatın içinde başarısızlıklar, sağlık problemleri, kayıplar ve insanları intiharın eşiğine kadar götüren büyük acılar ve mutsuzluklar var. Halbuki hediyenin asli görevi alanı da vereni de mutlu etmek değil midir?

Demek ki; hayat hediye değildir!

1 Mayıs 2015 Cuma

Soma’daki “Toplumsal Dönüşüm Projesi” Onlarla Hayat Buldu!

Soma İçin Bir Olduk:  Çocukların yüzündeki gülümseme her şeye değer...
Allianz Türkiye, sivil toplum örgütleriyle el ele vererek, bölgede etkilenen vatandaşlara ulaşabilmek, onların yaralarını sarmak ve yeni başlangıçlarını desteklemek için Soma’daydı. Soma’da 2014’te gerçekleşen ve ulusumuzu derinden sarsan maden faciasının ardından, Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) ve Bilim Kahramanları Derneği (BKD) ile işbirliği yapılarak “Allianz SomaDA”yı (Soma Dayanışma Ağı) geliştirdi.
Soma faciasından en çok etkilenen yerlerden biri de Kırkağaç. Kırkağaç’ta yaşayan 12 yaşındaki Yiğit, okuldaki 12 arkadaşıyla birlikte bir bilim kahramanı ekibi kurdu. Önce yapamayacaklarından korktular. Çalıştılar, çalıştılar, çalıştılar, bilgisayarda yazılım geliştirip, legodan yaptıkları robotlarına yüklediler. Bu bilim yolculuğu, özgüven ve başarı doğru yeni başlangıçları müjdeliyordu.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...