Ayran! ayran garip ayran! İçki desen içki değil, memleketimiz yoğurdundan yapılıyor olsa da milli değil. Milli olması için vatan sathında, her zaman ve her vesile ile tüketilmesi gerekir ki; benim bildiğim ayran köy kökenli bir içecektir ve sosyal etkinliklerde akla gelmez. Mevlit törenlerinde Etli Pilava eşlik etse de herhangi bir kutlama töreninde yer aldığını duymadığım gibi ayran sürahisi kutlama sofralarına yaklaşamaz bile. Bu ayran muhabbeti de nereden çıktı derseniz, milli içki polemiği yaşadığımız günlerde ayranı milli içki ilan edenler olmuştu da ben de kendi fikrimi naçizane paylaşmak istedim.
Ha...sakın'ola yanlış anlaşılmasın! Kat'a ve asla maksadım ayranı aşağılamak değildir ve olamaz da. Sadece konuyu analiz ederek, mevcut şartları gözden geçirerek gerçekleri ortaya koymaktır maksadım. Zaman içerisinde marketlere kadar girdi ama eskiden ayran başlı başına bir ürün bile değildi. Ayran, içine su katılarak sıvılaştırılmış yoğurttu. Yoğurt çırpılır, tuz eklenir ve istenen kıvama göre su ilave edilerek ayran yapılırdı. Ayran, bahsettiğim yıllarda bardakla -kafaya dikilerek- değil bir kase içinden pilavın yanında komposto gibi kaşıkla içilirdi.
30 Mart 2014 Pazar
AYRAN...Gönüllü Yarim...
Etiketler:
Ahmet Özhan,
Ayran,
Beyoğlu,
Dünya,
Havadan sudan,
Hayat,
Hayata Dair,
insan,
köpüklü,
Kristal Büfe,
Milli İçki,
Rabia Serteli,
Taksim Meydanı,
yaşam
27 Mart 2014 Perşembe
MİLLİ İÇKİ OLMAK...Ya Da Olmamak...
Milli içkimiz konusunda polemik yaratılmıştı da her kafadan bir ses çıkmıştı ya; bugün o her kafadan çıkan sesleri durup bir analiz edeyim dedim. Zira, ben de bir önceki yazımda çayı anlatırken "Çay, milli içeceğimizdir" diye ahkâm kesmiştim. Bu milli olma halini biz seviyoruz demek ki. Bu noktada benim anlamadığım şey milli içki polemiğinde ayranın yer alması. Böyle bir karara nerden varmışlar anlamak mümkün değil.
Evvela içki kelimesi üzerinde bir duralım. Başka diyarlarda, başka dillerde içki kelimesi neyi anlatır veya nerede kullanılır bilemem ama bizim buralarda içki, alkol demektir. İçinde alkol olmayan meyve suları, şerbet, sahlep, kahve, boza, ayran...gibi içeceklere içki demeyiz. İçki kelimesi başka dillerde tüm içecekler için kullanılıyor olabilir. Alkollü-alkolsüz diye ayrım yapmadan tüm sıvılara hatta suya bile içki diyor olabilirler. Bu durum bizi hiç bağlamaz. Bizim memlekette ben kendimi bildim-bileli içki denilince akla, rakı ve şarap gelir. İçki sofrası denilince de bir adı da çilingir sofrası olan rakı sofrası. Bütün bunları bilmek için de illâ içki içmek gerekmez.
Evvela içki kelimesi üzerinde bir duralım. Başka diyarlarda, başka dillerde içki kelimesi neyi anlatır veya nerede kullanılır bilemem ama bizim buralarda içki, alkol demektir. İçinde alkol olmayan meyve suları, şerbet, sahlep, kahve, boza, ayran...gibi içeceklere içki demeyiz. İçki kelimesi başka dillerde tüm içecekler için kullanılıyor olabilir. Alkollü-alkolsüz diye ayrım yapmadan tüm sıvılara hatta suya bile içki diyor olabilirler. Bu durum bizi hiç bağlamaz. Bizim memlekette ben kendimi bildim-bileli içki denilince akla, rakı ve şarap gelir. İçki sofrası denilince de bir adı da çilingir sofrası olan rakı sofrası. Bütün bunları bilmek için de illâ içki içmek gerekmez.
Etiketler:
Aydın Boysan,
Dünya,
Havadan sudan,
Hayat,
Hayata Dair,
içki,
insan,
kımız,
Milli,
Rabia Serteli,
rakı,
şarap,
Türk,
yaşam
20 Mart 2014 Perşembe
BİR BARDAK ÇAY...Sıcacık...
Daha önce paylaştığım Bir Bardak Demli Çay başlıklı yazımda, kansızlığı arttıran çaydan vazgeçemeyenler için çayın zararlı etkilerine karşı ufak bir tüyo vermiştim. Tükettiğim günlük çay miktarını anlatırken de sabah kahvaltılarından ve ikindi çaylarından bahsetmiştim. Ancak, daha sonra bunun doğru olmadığını farkettim. Çünkü, çay sadece evde tüketilmiyor ki!
Günün herhangi bir saatinde bir arkadaşımızın işyerine uğrasak hemen bir bardak çay gelir önümüze. Eskiden, İstanbullu'lar bilhassa hafta sonları güzel havalardan istifade etmek için Boğaz'a akın ederlerdi. Özellikle, Emirgan, Çınaraltı Çay Bahçesi'nde tavşan kanı çay içmemiş İstanbul'lu yoktur kanımca. Kadıköy'den vapura binenler de martılarla paylaşacakları simitlerine eşlik edecek çaylarını sabırsızlıkla beklerler. İstanbul'da bugün pek kalmadı ama Anadolu'daki esnaf, dükkanına gelen müşterisine mutlaka çay ikram eder.
Günün herhangi bir saatinde bir arkadaşımızın işyerine uğrasak hemen bir bardak çay gelir önümüze. Eskiden, İstanbullu'lar bilhassa hafta sonları güzel havalardan istifade etmek için Boğaz'a akın ederlerdi. Özellikle, Emirgan, Çınaraltı Çay Bahçesi'nde tavşan kanı çay içmemiş İstanbul'lu yoktur kanımca. Kadıköy'den vapura binenler de martılarla paylaşacakları simitlerine eşlik edecek çaylarını sabırsızlıkla beklerler. İstanbul'da bugün pek kalmadı ama Anadolu'daki esnaf, dükkanına gelen müşterisine mutlaka çay ikram eder.
Etiketler:
blogger,
Boğaz,
çay,
Çay Keyfi,
Emirgan,
Havadan sudan,
Hayata Dair,
içecek,
ince belli bardak,
Milli içecek,
Paşabahçe,
Rabia Serteli,
tavşan kanı
19 Mart 2014 Çarşamba
KİŞİSEL BİLGİLERİNİZİ KORUMA ALTINA ALIN
Whatsapp’ın Facebook’a satılmasıyla birlikte kişisel bilgilerinin güvenliğinden endişe eden birçok kullanıcı alternatif uygulamalara yönelmeye başladı. Bu uygulamalar arasında öne çıkanlardan birisi de LINE. Uygulamada kullanıcı bilgi ve görüşmeleri 3G, 4G ve Wi-Fi dahil tüm ağlarda şifreleniyor. LINE’ın iç denetim yönetimi alanında üç uluslararası sertifikaya (SOC2, SOC3 ve SysTrust) sahip olan ilk mobil mesajlaşma uygulaması olması da güvenlik standartlarına verdikleri önemin bir kanıtı niteliğinde.
Telefon Numaranızı Gizli Tutun
LINE’da kendinize özel bir ID belirleyerek telefon numaranızı kimselere vermeden iletişim kurabilirsiniz. Sizi LINE ID’nizi kullanarak ekleyen kişiler telefon numaranızı göremezler. LINE ID’nizi belirlemek için Diğer/Daha Fazlası > Ayarlar > Profil menüsünü kullanabilirsiniz.
Telefon numaranıza sahip kişilerin LINE arkadaşları listesine otomatik olarak eklenmek istemiyorsanız “Başkalarının Eklemesine İzin Ver” seçeneğini kapatabilirsiniz. Böylece sizi sadece LINE ID’nizi paylaştığınız kişiler ekleyebilir.
16 Mart 2014 Pazar
MİDYE BÖREK...Ben de yaptım!!!
Bu sayfalarda kendimi tek bir konuyla kısıtlamayıp özgür bıraktığım için -amiyane tabirle- her telden çaldığım için zaman zaman yemek tarifleri de yayınlıyorum. Bunlar genellikle annemden öğrendiğim yemek ve tatlı tarifleri. Uzun yıllardır, soframızda yer almış, anneden kızına silsile yoluyla geçmiş tarifler. Önceleri seyirci olarak daha sonra getir-götür yaptıktan sonra ustamın yani annemin mutfaktan elini-ayağını çekmesiyle iş başa düştü.
Bu durum benim hoşuma gitti mi?
-Hayır!
Daha önceleri de zaman zaman annemin yokluğunda yemek pişirirdim ve saatlerce özenerek pişirdiğim yemeklerin beş dakikada yenip, bitirilmesine çok bozulurdum. O günlerden beri yemek pişirme işini nankör bir iş olarak bellemiştim.
Gençlik işte!.
-Hayır!
Daha önceleri de zaman zaman annemin yokluğunda yemek pişirirdim ve saatlerce özenerek pişirdiğim yemeklerin beş dakikada yenip, bitirilmesine çok bozulurdum. O günlerden beri yemek pişirme işini nankör bir iş olarak bellemiştim.
Gençlik işte!.
Etiketler:
börek,
börek tarifi,
Börekler,
Çay Keyfi,
Dünya,
Havadan sudan,
Hayat,
insan,
Midye,
mutfak,
Rabia Serteli,
yaşam,
yufka
14 Mart 2014 Cuma
GİDENLERİN ARDINDAN...
Bazı yıllar ailelere uğur getirir. Birbiri ardından iyi haberler alınır. Bir düğün davetiyesi, bir doğum müjdesi, gençlerin okul başarıları derken dudaklarınızdaki gülümseme adeta yüzünüze yapışır. Mutlusunuzdur. Kendinizi hafiflemiş, coşkun ve neşeli hissedersiniz. Bazı yıllarda ise ailenin üzerine kara bulutlar çöker. Yüzler gülmez olur. Çünkü, aile ve akrabaların yaşadıkları olumlu veya olumsuz tüm olaylar sizi de etkiler. Ailede yaşanan mutluluklarla siz de mutlu olur, acı çeken, ağlayan mutsuz bir yakınınız var ise sizin de kolunuz-kanadınız kırılır, meyus olursunuz.
Bu yıl maalesef bizim için kayıplar yılı oldu. Bu kış, yeni yıla girmeden, sonbaharda sararan yapraklarımız düşmeye başladı. Tedavisi süren sevdiğimiz bir komşumuz, güney kıyılarındaki seyahatinden dönen bir arkadaşımız, uzak illerde yaşayan yine çok sevdiğimiz eski bir ahbabımız ve en son kaybımız dayımız.
Bu yıl maalesef bizim için kayıplar yılı oldu. Bu kış, yeni yıla girmeden, sonbaharda sararan yapraklarımız düşmeye başladı. Tedavisi süren sevdiğimiz bir komşumuz, güney kıyılarındaki seyahatinden dönen bir arkadaşımız, uzak illerde yaşayan yine çok sevdiğimiz eski bir ahbabımız ve en son kaybımız dayımız.
Etiketler:
Dayı,
eş,
evlilik,
Havadan sudan,
Hayat,
Hayata Dair,
insan,
karı-koca,
Ölüm,
ömür,
Rabia Serteli,
yaşam,
yenge
10 Mart 2014 Pazartesi
NÜ...Sanat ve Ahlak...
Bir haftadan fazla olmuştur herhalde o yazıları göreli. Sokağa her çıkışımda gözüme ilişiyorlar. Baskı şeklinde, siyah kalın çizgilerle yazılmış. Duvarlara, kaldırıma hatta mazgal kapaklarının üzerine büyük harflerle 'NÜ' AHLAKSIZLIKTIR diye bir yazı basmışlar. Aslında, çok da görünür yerlerde değiller. Ya yerde, ya da yere yakın duvarlara basmışlar. Bu yazıları kim veya kimler, niçin yazmışlar hiç bilmiyorum. Ama, görmezliğe de gelemedim.
Evvela ahlak nedir ona bakalım. En dar anlamıyla bir toplumda yaşayan bireylerin iyi ve rahat yaşamak için uymak zorunda oldukları kurallar ve davranış biçimleri olarak düşünebiliriz. Dolayısıyla, ahlak anlayışı toplumlara göre değişir. İnsanlık tarihi boyunca toplumlar gerekli kuralları koyarak kendi törelerini yaratırken, dinler de tamamlayıcı olarak başka ahlak kuralları ilave etmişlerdir.
Etiketler:
ahlak,
çıplak,
Dünya,
Havadan sudan,
Hayat,
Hayata Dair,
insan,
kadın,
Nü,
Rabia Serteli,
resim,
tablo,
toplum,
yağlıboya,
yaşam
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)