10 Nisan 2014 Perşembe

SADE KEK...İkram Kültürümüz...

Tedbirli olmak arzu ettiğimiz bir şeydir ama bunun her zaman mümkün olmadığını da bilenlerdeniz. Dünya hali diye bir şey vardır. Bazen, herhangi bir sebeple evlerde telaş yaşanır. Böyle günlerde, derin dondurucuda sakladığınız ürünleri birer ikişer ortaya çıkarır, "Zaten, bu günler için pişirip, kotarmıştım, işe yaradılar, bu telaş içinde yemek pişirmekle uğraşmadık" dersiniz.



Yapıp ettiklerinin işe yarıyor olması, zor günlerinde imdada yetişmesi hoşuna gider. Gider de tam o günlerden bir gün yani dolabında hiçbir şeyin kalmadığı günlerde bir arkadaşın geliyorum derse ne yaparsın. Caddenin karşısındaki pastahanede su böreğini çok güzel yapıyorlar, minik ekler pastalardan da alırım, çay da demledim mi; Oh! ne güzel, diyemiyoruz. Çünkü, ikramlarımızın kendi ellerimizle pişirdiğimizden, el emeği olması bekleniyor.

Biz bu düşünceye ne zaman ve hangi ara geldik hiç bilmiyorum. Benim çocukluğumda böyle bir durum yoktu. Anneler, simitçi fırınından veya pastaneden aldırdıkları tatlı-tuzlu ikramlıkları "Taze çıkmış fırından" diye büyük bir kıvançla misafirlerine sunarlardı. Komşuluklarda sokaktan geçen simitçiden simit alınır biraz peynir ile çayın yanına pek bir güzel yakışırdı. Misafir haberli ise sokak simitçisine bel bağlanmaz, simitçi fırınından simitin yanısıra, halka ve bol susamlı kırıkkırak da alınırdı. Yeni tanışılmış misafirler için veya özel kutlamalar için daha bir özenli olsun diye semtimizin pastanesinden alınan tuzlu ve tatlı kuru pastalar ikram edilirdi.



Yemek kültürü, toplumların nesiller boyunca ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı mutfağa dair bilgiler, yeme-içme adetlerinin tümüne denir. Bu kültürün oluşmasında, yaşadıkları coğrafya, su ve toprak ile sosyal veya ticari ilişkide oldukları başka toplumlar etkilidir. Toplumlar, yüzyıllar boyunca bir çok badireler atlatırlar. Bazen kuraklık, bazen savaşlar sebebiyle kıtlık başgösterir. Bunun sonucunda da yokluk yılları başlar. Yokluk, yoksulluk yıllarında insanlar karın doyurma derdine düşerler. Dolayısıyla, kültürlerinde varolmasına rağmen zengin sofralar kuramazlar. Bu fakirlik yılları uzadıkça, eski güzellikler de unutulmaya yüz tutar. Fakir düşen halk, sofra adabını bile unutur. Lezzetli yemeklerle donatılmış sofralar masallarda anlatılır olur.



İkram kültürümüzün nerden nereye geldiğini anlatmak üzere bir kaç kelam etmek için başladığım yazımı fazla uzatmadan burada noktalarken, ikramlık bir tarif paylaşmam uygun olur diye düşündüm. Bitişik komşunuz veya bir arkadaşınızla yapacağınız başbaşa sohbette çayın yanına yakışacak mütevazi ama tadı güzel bir kek tarifim var.

Şimdiden afiyet olsun!




SADE KEK:

MALZEMELER:

2 Yumurta
1 su bardağı Toz Şeker
1 su bardağı, yarı yarıya Süt ve Sıvı Yağ
2 su bardağı Un
1 paket Kabartma Tozu
1 yemek kaşığı Limon Suyu

YAPILIŞI:

Yumurtalar ve toz şeker mikser ile çırpılır.

Süt ve yağ karışımı ilave edilerek biraz daha çırpılır.

Elenmiş un, kabartma tozu ve limon suyu da ilave edilen kek hamuru bu defa kaşıkla karıştırılır.

Yağlanıp, üzerine toz şeker serpilmiş kalıba dökülen hamur fırına konur.

180 derecede üzeri kızarana kadar pişirilir.



Not: Sade kek sevmeyenler, kakao veya üzüm veya ceviz ile zenginleştirebilirler.






7 yorum:

  1. Simdi efendim oncelikle kek nefis gorunuyor, ellerinize saglik. Biz sanirim eskiden daha cok "gonul bir dost ister, kahve bahane"diyorduk, yani samimiydik, sohbetler cok daha lezzetliydi kekten borekten sanirim. O yuzden firindan alinan simit bile yetiyordu samimi sohbetlere, simdi isin show kismi daha populer diye dusunuyorum. Bu arada bugun sizi dusundum yazisamadik diye, demek bu guzelligi yaratiyordunuz. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  2. Rabia Hanım, ikram kültürümüzü ne güzel özetlemişsiniz. Kaleminize sağlık.. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Eskilerde tek ikram kek idi. Nedense şimdiki hanım günlerindeki gibi çeşitler yoktu. Annelerimiz büyük bir tepside kek yapar, yanına birde poğaça. İkram bitirdi. ama çokta lezzetli olurdu..

    YanıtlaSil
  4. Bayılırıııım sade keke :)) eskiye özlem duyduğum günlerde ben de yaparım . Hatta ''anne keki '' diye adlandırırım.O zamanlar öyleydi çünkü. Özellikle de köy yumurtasıyla olursa tadına doyum olmaz .Elinize sağlık Rabia Hanım ,nefis gözüküyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anne keki diye yorum yapmak için girdim. Siz daha hızlısınız.

      Rabia abla ellerine sağlık, annemi özledim bu arada...

      Sil
  5. Ne guzel ozetlemissin rabia dunden bugune durumumuzu yuregine saglik kekse on numara afiyetle emeklerine saglik olsun :-)

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Rabia Sertelli nasıl beni o meşhur gün sofralarına götürdünüz öyle bir gün sofraları ki akıllara midelere zarar ziyan beş on çeşit ikramlıklar ile herkesler de bir biri ile yarışma havaları var sen çok yaptın ben çok yaptım rekabetleri bana çok saçma gelmiştir her zaman ve ben bunu görgüsüzlük olarak karşındakini ezme eziş olarak görüyorum..Bir demli çay bir tek çeşit hadi bilemedin 2 çeşit olsun ama en önemlisi samimiyet olsun.Mesela böylesi puff puff sünger gibi kek oldu mu daha 2 nci bir lezzet bile istemem ben şahsım adına ellerine sağlık afiyetler olsun sevgilerimle.

    YanıtlaSil

DEĞERLİ YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

Not: Gmail hesabı olmayan arkadaşlar yorum yazmak için yorumlama biçiminden anonimi seçerek yazabilirsiniz.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...