-Dün akşam paydos ziline yarım saat kala memurlar masalarını toparlarken ben de ertesi günün işlerini inceliyordum ki; gençten bir bey -Siz nasıl böyle bir talimat verirsiniz, akşam akşam olacak şey mi bu! diye sinirden kanı çekilmiş, suratı bembeyaz bir şekilde elindeki kağıdı sallayarak, aralık kapıdan bir hışımla odama girdi. Girmesiyle birlikte karşımda durması bir oldu. Ve göz göze geldiğimiz anda yüzü kıpkırmızı kesildi. Zannederim yetkili kişi olarak bir kadın beklemiyordu.
-Elinde tuttuğu kağıdı okumaya çalıştı ama eli-ayağı sinirden hala titrediği için okumaktan vazgeçip bana doğru uzattı. Matbu kağıdı tanımıştım zaten.
-Evet bu kağıt bize ait. Bu talimat bizden gitti ama muhatabımız siz misiniz bilmiyorum. Kayıtlara bakmam lazım, dedim.
-Tahmin ettiğim gibi metruk bir binaya ait fesih işlemini teknik servisimiz faaliyetteki bir mekana uygulamaya çalışmış. Gelenlere derdini anlatamayan şahıs da hakkını aramaya bize gelmiş.
Arkadaşımın anlattıklarını dinliyordum ama dediklerinden ne mana çıkaracağımı kestiremiyordum.
-Biliyorum, dedi. Sen söylediklerimden hiç bir şey anlamadın. Sana şöyle izah edeyim.
-Şimdi buradan çıkan adamı merak ettin ya işte bu adam o dünkü adam.
Öğle yemeği için uğradığım arkadaşımın odasına girerken aynı anda odadan çıkan genç adamı hatırladım. Adamın hali tavrı dikkatimi çekmişti de arkadaşıma sormuştum.
-Kim bu, diye
Arkadaşım da bana o adamı anlatırmış meğer. Genç bir adamdı ama mutsuz ve omuzları çökmüş hali içime dokunmuştu.
-Adamın sorununu çözemediniz mi?
-Çözdük canım, dünkü yanlışlık hemen giderildi. Bugünkü gelişinin sebebi teşekkür etmek içinmiş. Ayrıca, benim gibi anlayışlı bir kadının kendisine uygun bir eş olacağını düşündüğünü bildirmeye gelmiş.
Arkadaşım çapkınca göz kırparak;
-Anlayacağın, arkadaşın şu an itibariyle bir evlenme teklifi almış bulunuyor, dedi.
Ben daha da meraklanmıştım. Ama genç adamın halini hatırlayınca olanları anladım. Benim kılıkırk yaran arkadaşım red cevabını vermişti bile. Olanca öfkemle;
-Hemen neden reddettin, bir düşünseydin araştırıp, soruştururduk.
-Hadi çıkalım, şu evlenme teklifinin üzerine güzel bir yemek yiyelim, derken çantasını omuzuna takmış, kolumdan çekiyordu.
Arkadaşımın bu kararlı hali beni aylar öncesine götürdü. Çok sevdiği ama öfkesi burnunda, sinirlendiği zaman her türlü şiddeti uygulayan eşinden boşandığı günkü kararlı halini hatırladım.
-Bir daha düşünseydin keşke, dediğimde de yine beni kolumdan çekip,
-Haydi, karnım çok acıktı gidip güzel bir yemek yiyelim, demişti.
Ne diyebilirim ki.
Arkadaşım da haklı.
Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş.
5 Eylül 2015 Cumartesi
BİR EVLENME TEKLİFİ...Sütten Ağzı Yanan Yoğurdu Üfleyerek Yer
Etiketler:
arkadaş,
blogger,
Evlenme teklifi,
Havadan sudan,
Hayat,
Hayata Dair,
hikaye,
insan,
iş hayatı,
Rabia Serteli,
sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer,
yaşam
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bence iyi yapmış arkadaşınız....hemen de evlenme teklifi yapılmaz ki ama bari yemek falan deseydi :)
YanıtlaSil:D bir solukta okudum emeğine sağlık .Sözde tam oturmuş :)
YanıtlaSilRabia hanım merhaba uzun zamandan sonra bloğunuza girip bu hoş yazınızı okumak şu saatte iyi geldi ;)
YanıtlaSilbazen hayatımıza çıkan insanların bizlere neler katabileceğini neleri elimizden alabileceğini bilemiyoruz maalesef..ama bence eğer bir çekim gücü olsa idi etliye sütlüye bakmadan onu tanımak isterdi diye düşünüyorum..ama her şeyin hayırlısını istemek en güzeli..sevgilerimle öpüyorum sizi :)
Güzel bir yazı , belik başka koşullar altında yaklaşım başka olabilirdi.
YanıtlaSilçok değişik bir yazı oldu benim için, arkadaşınız haklı bence de birde yaşayarak deneyimlemek yerine yaşamadan pay biçmiş ben her zaman şuna inanırım kalp ne derse desin, içimizdeki ses her zaman haklıdır ona daha çok kulak vermek gerek ve mantık her zaman haklıdır, sevgiler
YanıtlaSilHer zaman öyle değil midir; sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer. :)
YanıtlaSilSevgiler
Güzel bir ders (:
YanıtlaSilKesinlikle sütten ağzı yanınca biraz daha dikkatli ve hassas olur insan... Sağlık olsun...
YanıtlaSil