Her öğretmenler gününde bu şarkı dilime dolanır. Çünkü öğretmen demek, bir çoğumuz gibi benim için de ilkokul öğretmenim demektir. Ortaokuldaki ilk günümde ne çok şaşırmış, her ders için başka öğretmenin sınıfa girmesini ne çok yadırgamıştım. Halbuki, ilkokul öğretmenimiz günboyu bizimle birlikte olur tüm dersleri birlikte işlerdik. İlkokul öğretmenim orta yaşlı, uzun boylu, kır saçlı ciddi bir beyefendiydi. Zaman zaman yaramazlıklarımızla çileden çıkardığımız olurdu ama genelde sakin bir insandı. Derslerde daha çok şey öğrenmemiz için tüm enerjisini harcar, hiçbir dersini boş geçirmezdi.
Şöyle bir geriye dönüp, düşünüyorum da öğretmenimin üzerimdeki etkisi olağanüstüydü. Okul çağına kadar sadece anne-baba sözü dinlerken, okula başladıktan sonra tamamen yabancı olan bir insana tüm inancımla bağlanmıştım. Bu inanılmaz bir şey. Onun her söylediği doğruydu ve yapmamızı istediği her şey emirdi. Mutlak bir bağlılık sözkonusuydu.
Okulumuz evimize çok yakın olduğu için kendi başıma gidip, gelebiliyordum. Hava şartlarına bağlı olarak bazen annem getirip, götürürdü. Yine bir gün, geceden yağan karla her yer bembeyaz olmuş, hava buz gibi soğuk, saçaklardan buzlar sarkıyordu. Bu yüzden teneffüslerde bahçeye çıkamamıştık. O gün akşam üzeri ders bitiminde annem beni almaya geldi. Elinde de o yün atkı. Açık mavi zemin üzerine lacivert çizgileri olan ekose desenli atkı hangi yünden yapılmıştı bilmiyorum ama müthiş dalardı. O atkıyı boynuma dolamaktansa soğuktan donmaya razıydım.
Annem, mantomu giymeme yardımcı olduktan sonra atkıyı boynuma dolamak isterken kollarının arasından sıyrılıp, kaçmak üzereydim ki öğretmenim yanımızda beliriverdi. Atkıyı taktırmamak için kıvranıp dururken, kapıda öğrencilerini yolcu etmek için bekleyen öğretmenimin dikkatini çekmişiz. Ben annemle çekişirken öğretmenimin sesiyle irkildim. Öğretmenim atkıyı boynuma bağlamamı istiyordu. Ne yapacağımı bilemedim, şaşırdım kaldım.
Annem, mantomu giymeme yardımcı olduktan sonra atkıyı boynuma dolamak isterken kollarının arasından sıyrılıp, kaçmak üzereydim ki öğretmenim yanımızda beliriverdi. Atkıyı taktırmamak için kıvranıp dururken, kapıda öğrencilerini yolcu etmek için bekleyen öğretmenimin dikkatini çekmişiz. Ben annemle çekişirken öğretmenimin sesiyle irkildim. Öğretmenim atkıyı boynuma bağlamamı istiyordu. Ne yapacağımı bilemedim, şaşırdım kaldım.
Bir yanda boynumu dalayacak yün atkı bir yanda onu boynuma bağlamamı isteyen öğretmenim, hemen yanımda da elindeki yün atkı ile annem. İstediğinin yapılacağından emin bir şekilde sakince yanımızda dikilen öğretmenime göz attığımda hafifçe gülümseyen yüzünde sevecen bakışlarıyla karşılaştım. O bakışlardaki sevgi ışıltısı bana nasıl tesir etti ise atkıyı annemden alıp, kendi ellerimle boynuma bağladığımı hatırlıyorum.
Hatırladığım başka bir şey de dışarıdaki amansız soğuktan olsa gerek, sadece boynumu değil ağzımı burnumu da kapatan yün atkı o gün beni hiç dalamadı.
Öğretmenim canım benim canım benim
Seni ben çok pek çok severim.
Sen bir ana sen bir baba
Her şey oldun artık bana
Okut, öğret ve nihayet
Yurda yarar bir insan et.
Kaleminize sağlık çok hoş bir yazı olmuş
YanıtlaSilne güzel anılar.. nasıl bu kadar detaylı hatırlayabiliyorsunuz. ne mutlu size..
YanıtlaSilben neredeyse hiç bir şey hatırlamıyorum ilkokul yıllarımdan. :)
ne güzel öğretmenmiş. sağolsunlar varolsunlar selamlar olsun öğretmeninize ve onun gibi tüm güzel öğretmenlere...
Yüzüme bir küçük tebessüm yerleşti. Sağolun.. :)
YanıtlaSilBizler ne kadar çok sever sayardık öğretmenlerimizi hepsinin bu güzel günleri ve her günleri kutlu olsun.
YanıtlaSil