Tatlı-Kek-Pastalar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tatlı-Kek-Pastalar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ocak 2015 Cuma

ÜZÜMLÜ KEK...Çekirdeksiz Siyah Kuru Üzümlü Kek...

Bilmemek değil de öğrenmemek ayıptır atasözünden ilhamla bilmediklerimi sormakta beis görmem. Şimdi de size soruyorum.
-Çekirdeksiz siyah kuru üzümün varlığından haberiniz var mıydı?
Çünkü ben, çekirdeksiz kuru üzüm olarak sadece sarı renkli ufak taneli üzümü tanırım. Bildiğim kadarıyla bu kuru üzüm İzmir'in çekirdeksiz üzümünün kurutulmuşudur. Küçük bir çocukken Leblebi-Üzüm ikilisini çok severdim. Ramazan gecelerinin sahur sofralarında da hoşaf olarak yerini alırdı. Şimdilerde ise kuru üzümü keklerimde kullanıyorum. Kuru üzüm, memleketimizin iktisadi durumuna ait ilk ve ortaokul yıllarından aklımda kalan kadim bilgiye göre Ege Bölgesinin başlıca ihraç ürünlerinden biriydi.


Gelelim çekirdeksiz siyah kuru üzüme. Aslında, önce çekirdekli siyah kuru üzümden bahsetmek lazım. Türk kadınlarında sıklıkla görülen kansızlık ve dolayısıyla halsizliğe çare olarak bilhassa kış aylarında tüketilmesi tavsiye edilen siyah üzümden istifade edebilmek için üzümün çekirdeğiyle birlikte tüketilmesi gerekiyor. Çekirdeğini çıkartıp atmak veya çiğnemeden yutmak gayreti içindeyseniz siyah üzümden herhangi bir yarar ummak beyhudedir.

6 Ekim 2014 Pazartesi

SÜT ŞERBETLİ KEK...Bayram Tatlısı...

Ailemizin mutfak kültüründe tatlı çok önemli bir yer tutar. Günlük yemek soframızda bizim için çorba ne kadar elzem ise tatlı da o derece önemli sayılır. Hiçbir şey yapılmasa bile en azından hazır alınmış tahin helvası ortaya gelir. Gerçi, tahin helvasının bir ayrıcalığı vardır ki; evde balık yapılacaksa tahin helvasından başka bir tatlı da zaten düşünülmez.




Misafir davet edildiğinde de hazırlanacak menüde en önemli konu yapılacak tatlıya karar vermektir. Bilhassa davet sofralarında ana yemek önemli gibi görünse de aslında yemek başlangıcı olan çorba ve yemeğin sonunda ortaya getirilecek tatlı çok daha önemlidir. Çorba, giriş yemeği olarak aç midelere ilaç gibi gelmeli, tatlı da yemeğin sonunda tok midelere bile hitap edecek görsel zenginliğe sahip olmalı. Davet sofralarında bir tane de değil, en az iki çeşit tatlı hazırlanır. Biri ağır tatlı dediğimiz şerbetli tatlı diğeri daha hafif olan sütlü tatlı olmalı ki; hem tatlıya doyalım hem de fazla tatlı sevmeyenler veya yiyemeyenler için alternatif yaratalım.

22 Nisan 2014 Salı

PORTAKALLI KEK...Portakal Kokulu...Yumuşacık...

Son kalan portakallar dedik, reçelini kaynattık. Canımız tatlı çekti dedik muhallebinin üzerine sosunu yaptık. Daha nesi kaldı diye düşünürken son defa portakallı kek pişirmeye karar verdim. Son defa diyorum zira bu kış pişirdiğim kekin haddi hesabı yok. Öğleden önce kahveyle birlikte ara öğün olarak veya bilhassa ikindi çaylarının yanına bir dilim kek yakışıyor. Değişik malzemelerle, değişik lezzette kek pişirmek gerçekten çok hoşuma gidiyor ve severek yapıyorum ama bir de bıkkınlık denilen bir gerçek var.


Kış bitti, günler uzadı güneş her gün olmasa da yüzünü gösteriyor, yani bahar geldi. Kış mevsimi boyunca düzenli yaptığım bir çok şey de benim için bitti. Yeni gelen mevsimle beraber yeni şeyler yapma zamanı. Son defa olarak pişirmeye karar verdiğim Portakallı Kek, yumuşacık bir kek. Öyle yumuşak ki; kek hamurunun tam olarak pişmediğini zannediyorsunuz. İlk gün bu yumuşaklık pek hoşuma gitmedi ama bir gün dinlendikten sonra ertesi gün tadına baktığımda kek bambaşkaydı.

11 Aralık 2013 Çarşamba

ELMALI KEK...Son Kalan İki Elma Olmak...

Mutfak masasının üzerindeki meyve tabağında iki elma gözüme ilişmeye görsün. Aklıma hemen elmalı kek pişirmek gelir. Elmaları, dilimlenmiş olarak kekin üzerinde hayal ederim. Anında da dolaptan yumurtaları çıkarırım, ısınsınlar diye. 



Meyve tabağı dolu olduğunda değil de tabakta 2-3 elma kaldığında bu hep böyle oluyor. Nedense, son kalan iki elmayı bir kek üzerinde değerlendirmek ben de bir tür alışkanlık haline geldi. 

26 Kasım 2013 Salı

AŞURE...

Çocukluğumda yılın belli bir gününde pişirilip, komşulara da dağıtılan, dini bir yönü olduğunu da hissettiğim ve çok severek yediğim bir tatlıydı, Aşure. Üzeri çeşitli çerezlerle süslendiği için bilhassa çocukların gözdesiydi. Ancak, bu güzel tatlıyı bir daha yemek için bir yıl beklememiz gerektiğini de bilirdik. Dini yönünü hissediyordum ama açıklayıcı bir bilgi verildiğini hatırlamıyorum. Tatlı'yı ye gerisine karışma, dürtüsüyle olsa gerek o yıllarda Aşure'nin manası üzerinde pek kafa yormamıştım.



Ta ki; bir yaz mevsiminde piknik yapmak üzere gittiğimiz Beykoz'un deniz manzaralı tepesinde ocaklar üzerinde kaynayan kocaman kara kazanları görünceye kadar. Yuşa Hazretlerinin türbesinin de bulunduğu piknik yerine vardığımız sabah saatlerinden itibaren yakılan ateşler üzerinde kara kazanlarda kaynatılan Aşure'yi gün boyunca hayır için dağıttılar. 

25 Nisan 2013 Perşembe

KEŞKÜL...Keşkül-ü Fukara!

Keşkül benim bildiğim, sadece muhallebicilerin menüsünde yer alan tavukgöğsü-kazandibi gibi "üzerinde kaymaklı dondurma ile muhteşem bir lezzet" olarak belleklere işlenmemiş, hiç bir zaman övülmemiş, talep görmemiş, yokluğu hissedilmeyen, iddiasız, garip bir sütlü tatlıdır. Bu durumundan dolayı, kulağımda olan "Keşkül-ü Fukara" deyimini "fukaranın keşkülü" olarak kendimce tercüme etmekte bir beis görmemişim ve hep de öyle bildim.



Ta ki; bu gün bu yazı için Google'a girene kadar. Meğer, Keşkül-ü Fukara, eğitimlerinin bir bölümünde, kibir ve gururlarını yenmek için dilenmeye mecbur edilen dervişlerin, topladıkları sadakaları koydukları kabın adıymış. Farsça keşkül (çanak) kelimesi ile Arapça fukara (fakir, yoksul) kelimesinin birleşmesi ile bu adı alan çanaklarda toplanan yardımlar daha sonra yoksullara dağıtılırmış. Yoksul çanaklarının maddesi, uzak Hind Adalarında yetişen bir cins Hindistan Cevizi kabuğuymuş ve daha sonraları, kabın şekline sadık kalınarak gümüş, sarı ve tahtadan yapılanları da kullanılmış. 

9 Şubat 2013 Cumartesi

AYVA TATLISI... Ağız Tadı...

Semt pazarında, sapsarı renkleri ile gözlerimi alan ayvalardan reçel kaynatmak için seçerken, tatlısını da yaparım diye fazlaca almıştım. Reçeli kaynattım ve resimli tarifini de sizinle paylaşmıştım. Sıra gelmişti ayvanın tatlısını pişirmeye. Bugün yarın derken baktım ayvaların suları çekilecek, girdim mutfağa. 



Ayva tatlısını pişirmekte ne var! Oturtacaksın ocağın üstüne pişecek. Kolay! kolay da çok zaman alıyor ayva tatlısını pişirmek. Neyse, bu arada baktım benim meyve yoğunluklu reçel de bitmek üzere. Şekeri az olduğu için marmelat tadındaki reçelimi yemelere doyamadık ve kavanozun dibi gelmiş. Madem öyle, bu kış için son defa bir ayva reçeli daha kaynatmaya karar verdim.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...