Kozmetik sanayii, estetik cerrahi ve cümle estetisyenler, yazılı ve görsel basında yer alan reklamlarında devamlı yeni ürünleri ve yeni yöntemleri duyurarak bunu bize empoze ediyorlar. Yaşlılığın ayıp bir şey olduğu algısını zihinlerimize yerleştirmeye çalışıyorlar. "Bu kadar ürün ve yöntem varken yaşlanmak niye, bunları satın al ve genç kal"diyorlar. Buradaki anahtar kelime satın almak yani ticaret. Bize gençlik sattıklarını düşünüyorlar. Tüm bu beyin yıkamaların sonucunda da olan bize oluyor. Geçen günler ve haftalar bize yaşlanmayı hatırlatıyor ve biz de başlıyoruz ahlanıp, vahlanmaya.
Her yaşın güzelliği ayrıdır deyip, hayatı doya doya yaşamak varken yaşlılık korkusu ile karamsar ve neşesiz oluyoruz. Hayatını sahne sanatlarından kazananlar neyse de sade vatandaşlar, ev hanımları bile birikimlerini bu uğurda harcamaya hazırlar. Bu durum sadece bizde değil ki; tüm dünyanın uzun zamandır tek derdi gençleşmek. Yaşlanmayı ortadan kaldırmak veya en azından geciktirmek için var güçleriyle uğraşıyorlar. Zannedersiniz ki; yaşlılığı geciktirerek ölüme çare bulacaklar. İnanın, insan neslini tehdit eden en ölümcül hastalıklarla dahi tıp ilmi bu kadar mücadele etmemiştir.
Eskiden, çocuğunu evlendirip, kayınvalide/kayınpeder olan ebeveyn, gençliğin geride kaldığını bilir hatta bunu memnunlukla karşılardı, Giyim/kuşamları, hal ve davranışları yaşlarının ağırlığını taşırdı. Yaşlılığın getirdiği bazı ağrılardan ve sızılardan şikayetçi olsalar da üzüldüklerine şahit olmadım. Aksine, ebeveyn sorumluluğunu üzerlerinden attıkları için torunlarını şımartmanın zevkini yaşarlardı. Bu gün geldiğimiz nokta da hanımlar yaşlanmanın korkusuyla anneanne-babaanne olma mutluluğunu dahi yaşayamıyorlar. Çünkü, herkese nasip olamayacak bu payeleri kabul etmekte zorlanıyorlar, hatta reddediyorlar.
Halbuki, şairi dinleseler çabalarının beyhude olduğunu anlayacaklar...
Bilmek istiyorum;
Niçin yaşlanıyoruz?
Niçin geçiyor zaman?
Geçen zaman mı?
Yoksa kaybolan gençliğimiz mi?
İnanmıyorum zamanın geçtiğine.
Yelkovanın;
Zamanı işlediğine inanmıyorum.
Zamanı geçiren ne dakika ne saniye.
Saat dursa da koşuyor,
Gündüz geceye.
Zamanı döndüren benim ben.
Benim yaşamımdır,
Geceyi gündüze götüren.
Gündüz yok,
Hep gece var ölürsem.
Gündüzü bulmak için,
Canımı kabre mi götürsem
Ergül Sırkıntı
Hepimiz kaybettiğimiz ya da ulaşamadığımız her şey için zamanı suçlarız. Oysa biliriz ki; zaman konuşsa, hepimiz utanırız..bu güzel yayınlarınızın devamını dilerim iyi bloglar arkadaşım
YanıtlaSilrain&man "zaman konuşsa hepimiz utanırız" yorumunla yazıyı tamamlamışsın. Teşekkür ederim :)
SilRabia Hanım, ben yaş almaktan değil kalitesiz yaşlanmaktan korkarım. Kendi kendine yetmeyen, devamlı dırdır yapan, yaşını kullanarak gençleri hayatı zehir eden bir yaşlı olmaktan çok korkarım. Onun dışında hepimiz yaş alıyor ve yaşlanıyoruz tabii ki. Sevgilerimle.
YanıtlaSilNermin hanım, korkmanıza hiç gerek yok. Zira, insan yedisinde neyse yetmişinde de odur. Sevgilerimle...
SilRabia hanım bence insanlar yaşlarının ilerlemesinden değil kendine yetemez bir şekilde muhtaç kalarak yaşamaktan korkuyorlar. Düşününce haklılar aslında. Sağlığına dikkat ederek her yaşın güzellüğini doya doya yaşamak lazım.
YanıtlaSilAbdullah bey, insanlar evvela estetik kaygılarla yaşlılıktan korkuyorlar. Yaş ilerledikçe, dediğiniz gibi başkalarına muhtaç duruma düşmekten. Yine dediğiniz gibi sağlığı ihmal etmemek lazım.
Silbundan 4 yıl önce yengem eski ofisime ziyaret gelmişti havadan sudan konuşurken konu yaşa gelince bana -gülçin unutma 40 yaşından sonra yüzün değişecek yaş almak işte o zaman başlayacak dediğinde hiç bişey anlamamıştım haklıymış :)
YanıtlaSilsanki her sabah ayna bana daha farklı bir gülçini gösteriyor evet bazen gözlerim şiş bazen yüzüm şiş bazen çok yorgun bazende çok dinç görüyorum kendimi..ama buna engel olamayız yapılan estetik doğallığa erişmediği için yada aslında o değilde organlar yaşlandığı için süreci geri getiremeyiz..fakat garipte bir merakım var yaşlanınca nasıl olacağımı bilmekde istiyorum, işte bu isteğimi lamba cinine söylesem gülmekten yerlere yatar sanıyorum ;) sizi çok öpüyorum sevgilerimle..
Yaş almaktan hiç korkmadım bu güne kadar arkadaşım.
YanıtlaSilBenim duam nasipte yaşlanacak bir ömrüm varsa hiç kimseye muhtaç olmadan, ilişkilerimiz çok çok iyi olmasına rağmen evlatlarımı da sıkıntıya sokmadan yaş alabilmeyi kendine yetebilen biri olmayı çok isterim:)
Rabia hanım huzur dolu bir ömrün yegane ilacının önce saygı sonra sevgi olduğuna inanıyorum. Gerisi teferruat gibi geliyor. Elbette yaşlanacağız, zamanla yarışmak zamana karşı koyabilmek mümkün mü? "Eskiden, çocuğunu evlendirip, kayınvalide/kayınpeder olan ebeveyn, gençliğin geride kaldığını bilir hatta bunu memnunlukla karşılardı, Giyim/kuşamları, hal ve davranışları yaşlarının ağırlığını taşırdı. Yaşlılığın getirdiği bazı ağrılardan ve sızılardan şikayetçi olsalar da üzüldüklerine şahit olmadım" sözünüz sanırım bunun en iyi ispatı olsa gerek.
YanıtlaSilNe sizin düşünceleriniz ne de benim eski insanlar hakkında yazdıklarım maalesef bugün için geçerli değil. Bu günün insanı için önemli olan gençliğini ve güzelliğini mümkün olduğu kadar korumaya çalışmak. Bunun için de her türlü fedakarlığı yapmaya hazırlar. Ah! gençlik :)
SilBöyle böyle hayatı çekilmez kılıyoruz kendimize.
YanıtlaSilMaalesef öyle. Özlü sözleri çok biliyoruz ama şu kısacık hayatı gözümüzde büyütüyoruz.
Sil