22 Ağustos 2012 Çarşamba

HAYATI MASAL GİBİ OKUMAK...

Gün olur bir fotoğraf bir ses bir söz alıp bizi çok eskilere götürüverir. Hayatın kısa olduğundan dem vururuz ama dönüp baktığımızda da ne çok şey sığdırmış olduğumuzu anlarız kısa dediğimiz ömrümüze. İşin tuhafı her şey daha dün gibi capcanlı belirirken hafızamızda, aslında yaşananların çok uzun yıllar öncesine ait olduğunu bilmek şaşırtıcı bir duygudur. 


Bu sebepten olsa gerek eskilerden bir hatırayı anlatırken masal anlatıcıları gibi; "Bir varmış bir yokmuş, deve tellal pire berber iken ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken" diye başlamak geliyor içimden gayri ihtiyari.

Nasıl gelmesin ki; dile kolay yarım asrı devirdiğim gibi üzerinden de epey bir zaman geçti. Yaşadığım yılların çokluğuna şaşırmış gibi bir ifade kullandığıma bakmayın, yeryüzünde epey bir süredir gezindiğimi biliyorum ama bu demek değil ki hayattan vazgeçebilirim. Doğa'nın her bahar yeniden uyanması, yenilenmesi ve bezenmesi gibi bedenimiz yenilenmiyor, gençleşmiyor ama ruhumuzun her bahar tazelendiğini düşünüyorum.  

Uzun yıllar öncesinin yaşantılarını bugün masal gibi anlatmalı dedim de aklıma geldi, aslında hayatı bir yanıyla masal gibi okumak mümkün. Çünkü, masallarda iyiler ve kötüler var ise hayatta da iyiler ve kötüler var. Hayatı masaldan ayıran taraf ise maalesef iyiler her zaman kazanmıyor. Ve, masallardaki iyiler ve kötüler oldukları gibidirler, karakterlerinin icaplarını yerine getirirken, bizi şaşırtmazlar. 

Oysa, hayatta öyle mi ya? 

İnsanları iyi veya kötü olarak ayırmamız çoğu zaman mümkün olamıyor. İnsanoğlunu diğer canlılardan ayıran bir özelliği de bu olsa gerek. Çünkü iyiyi de kötüyü de aynı anda içimizde barındırabiliyoruz. Hayatı zorlaştıran ama bir yandan da verdiği heyecanla enteresan kılan da bu belirsizlik olsa gerek.

Bütün bu zorluklara karşın, hayatı vazgeçilmez kılan ve bize her bahar yeniden doğduğumuzu hissettiren yaşam sevinci ise bir mucize. Bu mucizenin farkında olmayan insanların varlığını düşününce; hayatın hiçbir zaman masal gibi anlatılamayacağını anlıyorum.





3 yorum:

  1. Rabia Hanım,
    Merhabalar, bloğunuzdaki yazıları okudum, çok beğendim, hele aynı camiadan emekli birinin yazması daha da güzel. siz beni tanımazsınız. Ben sizi şöyle hatırlıyorum. İlk işe başlamıştım.. Yeni yeni servise biniyorum. Küçükyalı'dan. Yanlış hatırlamıyorsam sizde Göztepe yakınlarından biniyordunuz galiba.. ve serviste ayakta kalıyordunuz. Kızıl hoş, her zaman fönlü saçlarınız, kıyafetleriniz, zarif ve alımlı haliniz dikkatimi çekerdi.. Sonra bir müddet sonra Kadıköy'e nakil oldunuz sonra da emekli oldunuz herhalde.. Gördünüz mü kısa bir sürede bende ne kadar takip etmişim. İnşallah tabii ki yanılmıyorumdur.. Bu yüzden sizinle bu vesileyle karşılaştığım için mutluyum.. Sayfanız çok güzel.. Ellerinize sağlık.. benimde bir gezi sayfam, bir hobi sayfam, bir yemek sayfam ve hayata dair yazılarımı yazdığım sayfam ve facebook sayfalarım var. Bu yüzden yazan kişilere meraklıyımdır. Saygı ve sevgilerimle.. İSKİ emeklisi Serpil Gül Paçal

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Serpil Hanım, sizi emekliler sayfamızda gördüm ama inceleme fırsatı bulamadım. İlk fırsatta sayfalarınızı ve bloğunuzu incelemek isterim. Profilde fotoğrafınız yok. Mutlaka ben de sizi hatırlarım. Bu mesajınız ile beni o günlere götürdünüz. Görüşmek üzere, sevgiler...

      Sil
  2. Çok beğendim yazınızı elinize sağlık :) bir varmış bir yokmuş...

    YanıtlaSil

DEĞERLİ YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

Not: Gmail hesabı olmayan arkadaşlar yorum yazmak için yorumlama biçiminden anonimi seçerek yazabilirsiniz.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...