Sayfalar

10 Nisan 2017 Pazartesi

KADINA BAKIŞ...Kadının Bakışı...

Bir arkadaşımla telefon sohbeti yapıyoruz. Daha doğrusu o anlatıyor, ben dinliyorum. Bir vesileyle iki kelam etmek için açtığım telefon uzadıkça uzadı. Tanımadığım bir arkadaşı ameliyat olmuş onu anlatıyor, ben de arada üzüldüğümü ah! vah! ederek ifade ediyorum. Gençlik günlerinden uzaklaştıkça sohbetlerimiz hastalık, ölüm haberleriyle karamsar, iç kapayıcı ve dertlendirici bir hale büründü. Nerede! o gençlik günleri, bir söyleyip bin güldüğümüz tasasız günler. Ne çabuk geçip, gittiler.


"Ben söyledim ameliyat sonrası bakım çok önemli, istirahatine dikkat et ama dinleyen kim." diye anlatan arkadaşım devam ediyor, "Ben ameliyatımın sonrasında çok dikkat etmiştim." Dinliyorum ama konu uzadıkça, bende yorgunluk alametleri başladı. Dikkatim dağıldı, aklım başka yerlere gidip, gidip geliyordu ki arkadaşımın bir sözü beni kendime getirdi. Vaktiyle geçirdiği ameliyat sonrasında taburcu olurken doktorunun tembihini anlatıyor. Beni o anlık dalgınlığımdan uyandıran da bu oldu. Doktor, "Kocanın kravatı yere düşerse almak için eğilme, ayağınla al" demiş.



Bahsettiği doktoru tanıyorum, şu anda Profesör. İlk harfini bilerek büyük yazdığım profesörlük makamı sadece benim için değil herkes için değerli bir unvandır. Her neyse, beni dalgınlığımdan çıkaran sözün sahibi doktordan ziyade beni şaşırtan ve isyan ettiren arkadaşımın bu tembihi hiç bir yadırgama olmadan kabul etmiş olmasıydı. Hayretler içerisinde dinliyordum. Hâlâ aklım almıyor, ameliyat sonrası hasta halinle doktorun söylediklerini sorgulamamış olabilirsin onu anlarım ama aradan bunca yıl geçmesine rağmen doktorun tembihini normal kabul ederek söyleyebilmesi beni isyan ettirdi.

Artık, telefonda konuşan bendim. O, nasıl bir doktordur? Hastasını taburcu ederken eşine ve çocuklarına dikkatli olmalarını tembih edeceğine kadının kocasına hizmet etmesini nasıl ister? Bu nasıl bir aymazlıktır? Ben aklıma gelenleri bir bir sayarken o hâlâ bana doktorun dediklerini savunuyor. Ben bir yandan doktora veryansın ediyorum bir yandan da arkadaşıma böyle bir zihniyeti kabul edip, savunduğu için uygun bir lisanla teessüflerimi bildiriyorum.

Arkadaşım olayın yanlışlığının farkına vardı belki ama geri dönüş de yapmadı. Sinirli ve hafif öfkeli bir ses tonuyla alelacele veda edip telefonu kapattı. Bu telefon görüşmesi bir hayli önce oldu ama hâlâ aklıma geldikçe düşünürüm arkadaşımın eşi nasıl bir insan ameliyattan yeni kalkmış nekahet dönemindeki karısından iş bekliyor. Kravatı bağlanırken kazara kravat yere düşerse istifini bile bozmuyor, eğilmesi yasak olduğu için ameliyatlı kadın ayağıyla kravatı yerden alıyor. Ve bunu arkadaşım bir kadın olarak hiç yadırgamıyor.

Allahım! sen aklımı koru.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DEĞERLİ YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

Not: Gmail hesabı olmayan arkadaşlar yorum yazmak için yorumlama biçiminden anonimi seçerek yazabilirsiniz.