Ağır olmamakla beraber iki haftadır geçmeyip, sürüklenen nezle, grip, faranjit üçlüsünü üstümden atıp, nihayet dışarıya çıkabildim. Çok daha mühim hastalıklarla savaşan insanlar var iken ve onların yaşadığı zorlu süreçleri bile bile hastayım demek biraz kendini bilmezlik gibi görünsede kış hastalıklarını küçümsemek de doğru değil. Eğer gereken önem verilmezse ciddi sıkıntılara yol açabilirler.
İlaçların yanısıra bol meyve ve biraz da istirahat ile bu rahatsızlıklardan kurtulmak mümkün. Bir de olmazsa olmaz, Tavuk Suyuna Çorba. Eskiden, sadece göğüs etinden hazırladığımız bu çorbayı bu kış bütün tavuktan pişiriyoruz. Bu şekilde daha lezzetli oluyor. İçine didilmiş tavuk eti ile tel şehriye atılarak pişirilmiş çorbayı taze taze dumanı üstündeyken, tuzunu karabiberini zevkinize göre ayarladıktan sonra bolca da limon sıkarak içeceksiniz.
İlaç gibi gelmezse ben de bir şey bilmiyorum. Bu çorbayı yapmak çok kolay olduğu için hastanın kendisi de pişirebilir ama makbul olanı bir yakınınız tarafından pişirilmesidir. İçine birer tutam sevgi ve şefkat de katılmış o çorbanın üzerine ben ilaç tanımıyorum.
Sevgi ve şefkat dedim de aklıma geldi, rahmetli babamla ilgili hatırladığım en eski ve güzel hatıralarımdan birinde karlı bir kış günü ilkokul çağlarında, üşütmüş yataklara düşmüştüm. Annem ev işleriyle uğraşırken bir yandan da benimle ilgileniyordu. Alnımda sirkeli bir bez, ateşin etkisiyle bir sağa bir sola dönüp, huzursuz bir uykudan çıkıp, yeni bir uykuya dalıyordum.
Bu böyle ne kadar devam etti bilmiyorum, babamın sesini duydum;
-Hanım tavuk aldım, suyuna güzelce bir çorba pişir, kızımız içsin de iyileşsin.
Ben yarı uyku yarı uyanıklık arasında yatarken alnımda babamın güçlü ama yumuşacık elini hissettim. Dışarıdan yeni gelmiş, paltosuyla yatağımın kenarına ilişmişti.
Taş kömür sobasının ısıttığı sıcacık kışlık odamızda babamın alnımda gezinen, soğukta üşümüş elleri, ne sirkeli suyun ne de ilaçların yapamadığını yaptı, huzurlu bir uykuya daldım. Uykuya dalarken yüzüme çarpan o soğuk ve temiz havayı bu gün bile gayet iyi hatırlıyorum.
Aglattin beni be Rabiam:(((
YanıtlaSilMekani cennet olsun Babaciginin...
Nerde o eski tavuklar demi,eskiden tavuk suyuna yapilan bir corba insani hemencecik ayaga kaldirirdi,simdi ise yedigimiz hersey hormonluyken
sirf aliskanliklarimizi yerine getiriyoruz...
Güzel bir haftasonu tatili gecirmeni diliyorum...
Özür dilerim, gayem üzmek değildi ama öyle oldu galiba :)
SilEskilerde çok mahrumiyetler vardı ama anılar çok kıymetli.
Sevgilerimle...
Rabiacım geçmiş olsun. En güzel ilacı sen yapmışsın.
YanıtlaSilYazdıklarınla beni de duygulandırdın canım.
Annemim de biz hastalanınca yaptığı çorbalardan biridir şehriye çorbası.
Ellerine sağlık, sevgiler.
Teşekkür ederim, geçti gitti inşaallah. Şimdi iyiyim.
SilTavuk suyuna çorba sayesinde :))
Sevgilerimle...
Ne güzel bir yazı bu böyle, çok geçmiş olsun...
YanıtlaSilBlogta sevgililer günü için hediye çekilişim var bekleriim :))
http://www.lovesfromfashion.com/2013/02/lff-svalentine-day-wishlist-giveaway.html
Teşekkür ederim :) Bildiğim bir konu değil ama çekilişe katılmaya çalışırım.
SilHem antibiyotik, hem koruyucu, hem iyileştirici değil mi mucize bir çorbadır. Sırf bize mahsus da değilmiş dünyanın birçok yerinde aynı amaçla yapılırmış, bunu duyunca çok şaşırdım. Ellerinize sağlık.
YanıtlaSilEvet İlhan Bey, ben de okumuştum da şaşırmıştım. Tavuk suyu çorbasının grip ve soğukalgınlığını iyileştirici etkisi dünyaca da biliniyormuş.
SilYorumunuz için teşekkür ederim :)
Benim de şehriye çorbası bir numaralı grip çorbamdır. Ben de babamı çok özledim :( Sevgiler.
YanıtlaSilOf,şimdi şu fotoğraftaki çorbayı içesim geldi:)
YanıtlaSil