Sayfalar

26 Haziran 2016 Pazar

DERT EDİNMEK...Başkaları ve Biz

Geçtiğimiz kış hiç aklımda olmayan bir iş geldi başıma. Doğrudan doğruya kendi dalgınlığım ve dikkatsizliğim sebebiyle yaşadığım olay belki hayati bir konu değildi ama kâbus gibi üzerime çöktü. Düzeltilmesi zaman alacağı gibi aileyi de meşgul edecekti. Sorunu yaratan kişi olarak adeta "Dünya yıkılmış ben de altında kalmıştım". Hatamı telafi için aklım devamlı çare aramakta, beynim uyku saatleri haricinde tam mesaideydi.


Günlük hayatta herkes gibi ben de bir çok problemle karşılaşıyorum, sıkıntılar oluyor ama genelde kısa bir üf! çektikten sonra kendime üzüntü yapmadan sorunu çözmeye çalışırım. Problemin çözülmesi zamana yayılacaksa, başlamak yolun yarısıdır deyip, sabırla beklemeyi de bilirim. Ancak, bu defa öyle olmadı. Sorunun benden kaynaklanması ve sonuçlarından ailemin de etkileniyor olması problemi bir an önce çözmeye itiyordu beni.

Dünya başıma yıkılmış bir halde tüm varlığımla sorunun çözümüne odaklanmış ve aklıma gelen her yeni fikirle harekete geçerek tüm yolları denediğim günlerde bir akrabam telefonla aradı. Hatır sormalar sırasında ben başladım başıma gelen talihsiz olayı anlatmaya. Daha sonra aklıma gelip de arama sebebini sorduğumda önce bir şey söylemek istemedi ama ufak bir yardım için aradığını da arkadan ilave ediverdi. Ancak o günlerde kendimle, kendi derdimle öylesine meşguldüm ki akrabamın isteğine ayıracak ne zamanım ne de enerjim vardı. Bir yandan da bu kadar büyük bir sıkıntıyla başetmeye uğraştığımı öğrenmişken hâlâ yardım isteyebilmesine çok şaşırmıştım.

Aylar sonra bir kaç gün önce aynı kişi telefonla aradığında o günkü konuşmalarımız bir bir aklıma geliverdi de nasıl bir mahcubiyet duydum anlatamam. Aslında, o kâbus gibi günler çoktan geride kaldı. Çözüme odaklı tam gün mesaideki beynim problemi çözmüş, sıkıntılı günleri atlatmıştım. Bir süre çeşitli vesilelerle arasıra aklıma gelse de zaman içerisinde olayı tamamen unutmuştum. Daha doğrusu öyle zannedermişim.

Yaşadıklarımız unutulmuyor ve beynimizin derinliklerinde bir yerlerde aynen muhafaza ediliyor. Eğer o yaşananlar sırasında hata yapılmış ise zamanı geldiğinde ortaya çıkıp vicdanımızla bir olup adeta hesap soruyor. Akrabamın ufak bir ricasını geri çevirdiğim için hissettiğim mahcubiyetin yükü ağırdı ama zamanı geri alıp, hataları düzeltmek mümkün olmayacağından özür dileyip, gönlünü almaktan başka çarem yoktu.

Düşündüm ki; gam kasavet yokken keyifler yerinde iken insanlara iyi davranmak kolay. Önemli olan, kendi derdin ile uğraşırken, kendi derdine düşmüş iken bir başkasının derdini dert edinebiliyor musun?.

İşte esas mesele burada...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DEĞERLİ YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

Not: Gmail hesabı olmayan arkadaşlar yorum yazmak için yorumlama biçiminden anonimi seçerek yazabilirsiniz.