Sayfalar

13 Kasım 2014 Perşembe

ACIKA...Sür Ekmeğine Bolca...

Hey gidi günler hey! Eskiden ev hanımlarının kabul günleri olurdu. Ne kadar eskiden diye sorarsanız; kabaca bir hesapla 70'li yılların başlarından itibaren 80'li yılların sonlarına kadar hanımlar, ayda bir gün misafirlerini evde kabul ederlerdi. Annemi hatırlıyorum da kabul gününe bir hafta kala evin içinde deyim yerindeyse pala çalardı. Zannedersiniz ki; annem misafir bekleyen bir ev hanımı değil de; Ankara'dan müfettiş bekleyen bir daire başkanıydı sanki.




Kıyı-bucak evin her yeri temizlendikten sonra kabul gününden iki gün önce, zeytinyağlı yaprak sarmaları ile ikramlıkların yapılmasına başlanırdı. Annemin kabul günü her ayın ikinci cumartesisiydi. Misafirlerin arasında çalışan hanım yoktu ama kabul gününü benim tatil günüme denk getirmişti. Annem, bütün hafta sabırsızlıkla beklediğim cumartesi gününde misafirlerine hizmet etmemi beklerdi. Amma ve lâkin benim içimde hiçbir zaman böyle bir arzu doğmadı.

Annemin kabul gününde misafirlere hizmet için kaldığım günler nadirdir ama ikramlıklarda mutlaka katkım olurdu. Günün pastası mutlaka benim elimden çıkardı. Cuma akşamı iş dönüşü akşam yemeğinden sonra Kedi Dili -Savyer- bisküvisi ile yapılan muzlu pratik bir pasta hazırlardım. O pastanın tarifini bulabilsem bir kere daha yapmak isterim. Kreması çok lezzetli olurdu. Cumartesi sabahı, pastamı kalıbından çıkarır, servise hazırlardım. Hey gidi günler!




90'lı yılların başlarında kabul günlerinin yerini paralı günler aldı. Zamanla, ülkede yaşanan yüksek enflasyonun etkisiyle paralı gün yerini altın ve dolar günlerine bıraktı. Aslında, bu usul fabrikalardaki işçilerin çok eskiden yapageldikleri bir yardımlaşma şekliymiş. "Toplu Para" veya "Orta Parası" dedikleri bu uygulama ile maaş günlerinde aralarında para toplayıp, her ay bir arkadaşlarının sıkıntısını giderirlermiş.




Paralı günlerde, eski kabul günlerinden farklı olarak grupça ayda bir toplanıldığı için kişilere yılda bir kere sıra geliyordu. Yani, eskiden her ay kabul günü için hazırlanan annem koskoca kış mevsiminde bir kere kabul günü yapacaktı. Bu durum, ev hanımlarını olumsuz etkiledi ve kendilerini boşlukta hissettiler. Temel fizik kurallarından olan boşlukların dolması kuralı gereği altın günlerini çeşitlendirdiler. Mesela, sadece akrabaların buluştuğu akraba günleri ile sadece apartman komşularının toplandığı yeni kabul günlerini hayata geçirdiler.




Annemin kabul günlerine katkım pastayla sınırlı değildi. Çalışma hayatıyla genişleyen ve çeşitlenen arkadaş çevremde öğrendiğim yeni tarifleri denemekten zevk alırdım. Malumunuzdur, işyerlerinde çok çeşitli iller ve yörelerden arkadaşlarımız olurdu. Bu arkadaşlarımdan biri de subay babasının görevi nedeniyle memleketimizin bir çok yerinde bulunmuş bir genç kızdı. Bugün izini kaybetmiş olduğum mesai arkadaşımın ACIKA'nın tarifini üzerine yazdığı bir zarfın üçgen kapak parçası hala durur, atmaya kıyamadım.

Belli olmaz, fotoğrafını eklediğim bu ufak not kağıdı belki bizi buluşturur. Acıka'nın tarifini, aslına sadık kalarak uyguladığım şekliyle aşağıya yazıyorum.

ACIKA'NIN YAPILIŞI;

İki-üç diş sarımsak bir kahve kaşığı tuz ile havanda ezilir.
Bir avuç ceviz içi ilave edilip, dövülmeye devam edilir.
Ufalanmış bir dilim bayat ekmek içi, kekik, birer çorba kaşığı biber ve domates salçası, kırmızı acı biber de karışıma eklenir.
En son tüm karışım, 1-2 çorba kaşığı halis zeytinyağı ile karıştırılır.
Macun kıvamındaki acıka, ikiye bölünmüş, küçük sandviç ekmeklerinin üzerine sürülerek bir servis tabağında ortaya getirilir.

Not; Cam kasedeki Acıka'nın etrafını bir miktar çekilmiş ceviz ile süsledim.

Afiyet olsun!




12 yorum:

  1. Tüm yazıyı keyifle okudum. Yaşım çok olmasa da eski günler gerçekten başkaydı. Kedi dili Savyer bisküvileri çok iyi hatırlıyorum. Çok güzeldi gerçekten.
    Tarifinizi de en yakın zamanda deneyeceğim inşallah.
    Bu güzel yazı ve tarif için çooook teşekkür ederim, saygılarımla.

    YanıtlaSil
  2. kaç zamandır yapmak istiyorum ama elim değmiyor yine canım istedi :))

    YanıtlaSil
  3. Çok severim bilhassa da beyaz peynirle tüketmesine doyamam eline sağlık Sevgili Rabia yazını keyif alarak okudum dileğim tarifi yazan arkadaşınla inşaAllah yollarınız en kısa zaman da çakışır yeniden buluşursunuz.Elinize sağlık sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  4. Okurken çocukluk günlerime gittim. Rahmetli annemde benzer hazırlılar yapardı. En büyük zevkim de yapılanları çaktırmadan gelip gidip tırtıklamaktı. Mutlaka güzel bir gelenekti ama çok sağlıklı olduğu söylenemz. Tatlılar, tuzlular, börekler, dolmalar :) Acıkayı da çok pratik anlatmışsınız ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Anilarla dolu benide eskilere goturdugunuz cok guzel bir paylasim olmus..acika tarifide nefis ;)

    YanıtlaSil
  6. Ne güzel anlatıyorsunuz geçmişe özlemi Rabia Hanım. Acıka bizim buralarda yalancı çemen olarak bilinir. Ben ekmeğime sürüp yemesini çok severim. Ellerinize sağlık, sevgiler..

    YanıtlaSil
  7. Eski günlere daldım gittim, o kabul günleri bizim için düğün bayramdı eve gidecegiz ve milyonlarca çeşit börek çörek pasta ne büyük mutluluktu, iyiki de yemişiz şimdi ise diyet yapacagız diye sadece seyrediyoruz :)

    YanıtlaSil
  8. Bu çeşit soslar, çocuklarımızı hazır gıdadan korur. Elinize sağlık. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  9. Ne güzel yazmışsınız keyifle okudum o günleri tekrar yaşattınız. Bizdede acıka çok sevilir, iştahı da oldukça açıyor ama lezzetinede doyulmuyor. Ellerinize sağlık .

    YanıtlaSil
  10. Sayfanizin yan tarafinda incir receli2 filmi var birincisini cok beyenmistim seyrettinizmi acaba ikinciyi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Dostbahçesi, sinemada seyrettiğim filmleri eğer beğendiysem bloğumda paylaşıyorum. İncir Reçeli 2 resminin üzerini tıklayarak film hakkındaki yazımı okuyabilirsiniz. Sevgilerimle...

      Sil
  11. Çok keyifli bir kabul günü yaşadım Rabia Hanım sayenizde , ''Acıka'' tarifini en kısa zamanda deneyeceğim. Sevgilerimle

    YanıtlaSil

DEĞERLİ YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

Not: Gmail hesabı olmayan arkadaşlar yorum yazmak için yorumlama biçiminden anonimi seçerek yazabilirsiniz.