Sayfalar

27 Ağustos 2014 Çarşamba

BİLMEK YETMEZ UYGULAMAK GEREK...

Bilgi çağını yaşayan ülkelerden geri kalmamak ve o dünyanın bir parçası olmak adına bilginin öneminden bahsediyoruz ama bilgi sahibi olmanın yani bir şeyi bilmenin yeterli olup,olmadığını sorgulamıyoruz. Halbuki, çok konuda bilgi tek başına hiçbir işe yaramıyor. Çünkü, bilgiyi kullanmak gerekiyor. Kullanılmayan, uygulanmayan, hayata geçirilmeyen, içselleştirmemiş bilgi sırtımızda boşuna taşıdığımız bir yüke benziyor. Sadece boş yük değil, bildiklerimizi uygulamıyorsak o bilgi bize hem vebal yükler, hem de vicdanımızı kanatır.


Aileden, okullardan ve yakın çevremizden aldığımız eğitimden sonra internet, sosyal ağlar ve diğer iletişim araçları vasıtasıyla edindiğimiz bilgilerle hepimiz çok şey biliyoruz. Evren, dünya, doğa, insan hakkında çok fazla bilgiye sahibiz. Uzman olmadığımız konularda bile bir fikrimiz var. Her gün yazılı ve görsel basında, sosyal ağlarda bir yığın haber ve bilgi bombardımanına tutuluyoruz. Sağlık, hijyen, beslenme, diyet, çevre, doğa, hayvanlar ve bitkiler...gibi pek çok konuda uzmanlardan bilgi ediniyoruz.

Çevre kirliliği ne demek biliyoruz. Tükenmiş bir pilin, lavaboya döktüğümüz kızartma yağlarının doğayı kirlettiğini, hatta öldürdüğünü biliyoruz. Plastikten mamul herhangi bir eşyanın doğada yokolmadığını çürüyüp, toprağa karışmadığını biliyoruz. Doğadaki dengenin önemini, tüm yaratılanlarla beraber yaşamamız gerektiğini, doğanın korunmasının aslında bizim kendi hayatımızın korunması olduğunu biliyoruz.

Biliyoruz bilmesine de bu bilgiler menfaatlerimizle çatışıyorsa bildiklerimizi unutuyoruz. Daha doğrusu bilmezlikten geliyoruz. İnsanlar, bir pilden ne olacak, attığımı kim görecek diye düşünüp, bitmiş pilleri evin çöpüne bırakabiliyorsa, ev hanımı kızartma yaptığı tavanın dibinde kalan yağı kim görecek diye yavaşça evyeye döküveriyorsa bu işler düzelmez. Çünkü, toplumu uyaracak ve bilgilendirecek kişi uzmanlardır ama o bilgileri hayata geçirecek olan da insandır, halktır, millettir. İnsanlar içselleştirmedikleri bilgileri maalesef angarya olarak görüyorlar ve belediyenin desteğine rağmen evde çöp ayrıştırmak bile zor geliyor.

Bilgilerin kullanılmadığı diğer bir durum da maalesef işin içine maddi menfaat girdiği zaman oluyor. Daha çok para kazanmak uğruna bile bile yanlışlıklar yapıyoruz. Çevre ve iklim özellikleri dikkate alınmadan inşa edilen binalarla havadaki rüzgar kanalları kapatıldığı için şehirlerdeki havada nem oranı çok yükseliyor. Gündüz bunaltan sıcaklardan sonra gece rahatlayacağını ümit eden insanlar akşam serinliğini boşuna bekliyorlar. Çünkü, güneş altında gün boyunca ısınan betonların ısısı geceleri havanın serinlemesine müsaade etmiyor.

Yıllık izinler ve resmi tatillerde insanlar şehirlerden adeta kaçar oldular. Halbuki, pekala şehirlerde de yaz mevsimi yaşanabilir. Şehir, elbette bina ve yollar demek hatta tüm o yolları ve binaları insanlar için yapıyor olabilirsiniz ama eğer o insan orada nefes almakta zorlanıyorsa ve ilk fırsatta kaçıyorsa bir şeylerin yanlış yapıldığı gün gibi aşikardır. İşin bir diğer acınacak yönü de betonlaşmadan şikayet edenlerin, bir yandan da yenilenecek binalarına verilecek imar iznindeki kat sayısı beklentileri. Kat sayısı ne kadar çok olursa menfaatleri de o yönde olacaktır.

Başlığa aldığım "Bilmek yetmez, uygulamak lazım" aslında Goethe'nin bir sözünün yarısı. Yazıma uygun bir fotoğraf ararken tesadüfen Google'da rastladığım bu değerli sözün tamamı "BİLMEK YETMEZ UYGULAMAK DA GEREK, İSTEMEK YETMEZ YAPMAK GEREK". Bu söz ile o çağda bile bilginin uygulanmasında sıkıntılar olduğunu anlıyoruz. Ancak, batı medeniyetinin Bilgi Çağı adını verdiği günümüzde hâlâ Goethe'nin bu sözü geçerliliğini koruyorsa biz bu çağı da yakalayamadık demektir.

Geçmiş Olsun!!!




7 yorum:

  1. Efem, elinize sağlık şahene bir post olmuş. Bilgi bir değere döndüğünde anlam ifade eder. Bu değer maddi olabilir, manevi olabilir, ahlaki olabilir, etik olabilir. Maalesef bilgi çağı bize pek yakın değil. Ama umutlu olmalıyız derim :)

    YanıtlaSil
  2. kalemine sağlık,çok önemli bir konuya değinmişsin,keşke duyarlılıklarımızı arttırabilsek,konuşma yerine içraata dökebilsek,başlığının cuk oturduğu bir konu olmuş...

    YanıtlaSil
  3. Bence çok anlamlı ve her bireyin okuması gereken toplumsal bir metin olmuş. Ayakta alkışlıyorum . Gerçekten bildiklerimi yapmamız kadar kötüsü yok. O pil olayını çocukken çok yapıyordum ben. Şimdi büyük durulduk sanırım :D Pil mil atmıyorum daha . Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. İstanbul'da yapılan ve tarihi silüeti bozan yapıya ne diyorsunuz. Güzelim caminin arkasında görünen devasa ve çirkin gökdelenlerin belirli katları yıkılacak şimdi. Bunun böyle olacağını anlamak çok mu zordu acaba. Bu nedir bilginin doğru kullanılmaması, maddi çıkarın ön plana çıkırılması demektir. şimdi ne olacak hem yıkım için onca uğraş gerekecek hem de onlarca maddi kayıp olacak. Bilginin doğru kullanılması şart, yoksa sizin de söylediğiniz gibi bu çağı da yakalayamamış olacağız. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Doğa uyarılarını veriyor. Bilim adamlarıyla eş değer çalışmalar maalesef -menfaatler nedeniyle- yapılmıyor. Sözde dediğiniz gibi bilgileniyoruz da ilgilenmiyoruz.
    Bu şuna benziyor, evdeki tuvaleti temiz tutup dışarıdaki umumileri kirletmek gibi. Bu konuda daha da renkli çalışmalar yapılmalı.
    İnsanların genetik hafızasına yerleşecek şekilde...
    Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  6. Ben ne yazık ki artık bu ülkeden umudumu kestim. Çok güzel şeylerden bahsetmişsiniz. Bireysel sorumluluk bilinci diye bir şey var. Benim evimde pil için ayrı, kağıt atıkları için ayrı, yağ için ayrı yerler var. Eve gelenler dalga geçiyor ne gerek var küçücük evde diye. Su sıkıntısı var İstanbul'da deniyor adım başı araba yıkanacak yerler düşünün tazyikli sularla dakikalarca sürekli yıkanan arabalar. Neyi tartışacağız. Her bakımdan kirlilik yaşıyoruz ne yazık ki.

    YanıtlaSil
  7. Sevgili Rabia;
    yazdiklarinin her satirina katiliyorum. Evet, cok sey bilir olduk. Her kanalda her konunun uzmani, sosyal medya da her türden aninda paylasimlar, Youtube´ da uygulamali ayrintilar.... Ama, keske bu ögrendiklerimizi uygulamasini da bilsek - yapabilsek - yapsak....Keske gelecegi görebilseydi bütün insanlar, o zaman savaslarda olmazdi....
    Hayirli Cumalar diliyorum simdiden....

    YanıtlaSil

DEĞERLİ YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

Not: Gmail hesabı olmayan arkadaşlar yorum yazmak için yorumlama biçiminden anonimi seçerek yazabilirsiniz.