Sayfalar

5 Temmuz 2014 Cumartesi

YAZLIK EV... Her Nimet Bir Külfet Karşılığıdır!

İkinci ev diye de tanımlanan Yazlık Evler, yaz mevsimi boyunca ailece ikamet edilecek, gerekirse yatılı misafir ağırlanacak bahçeli, verandalı veya teraslı, yeşillikler, çiçekler içinde ferah evlerdir. İnsanlar, dinlenmek için şehir dışında, tabiatla içiçe olabilecekleri, hayatın daha yavaş aktığı, sessizliğin hakim olduğu yerlerde bir ev alıp, başlarını dinlemek isterler.


Yazlık ev sahibi olmak son zamanlarda yaygınlaşmış olabilir ama aslında bu kültürün tarihi çok eskilere dayanır. Memleketimizin her yerinde yaz evleri kullanılmıştır. Bugün yaz tatili için gidilen Akdeniz sahillerinin yerli halkı, yaz mevsimini yayladaki evlerinde geçirirlerdi. İstanbul'daki yazlık ev kültürü de çok eskilere dayanır. İstanbul şehri esas itibarıyla -Tarihi Yarımada- denilen Sultanahmet, Beyazıt, Fatih, Eminönü ile -Galata- denilen Karaköy ile -Pera- denilen Beyoğlu, Taksim ve Şişli'ye kadar olan bölgeden ibaretti. Bu semtlerde yaşayan aileler, yaz aylarının gelmesi ile birlikte Boğaz kıyılarında, Çamlıca tepelerinde, Bostancı, Moda, Maltepe sahilleri ile Göztepe'de bulunan yazlık köşk, kasır, yalı veya konaklarına göç ederlerdi.

Bu aileler, genellikle hükumet mensubu veya bakanlıklarda görevli yüksek bürokratlar veya paşa aileleri idi. İstanbul'un ekalliyeti olarak adlandırılan hristiyan ve musevi cemaatine mensup aileler ise yaz aylarını daha ziyade Prens Adalarında yani Kınalı, Burgaz, Heybeli ve Büyükada' daki yazlıklarında geçirirlerdi. Bu demektir ki; İstanbul'da yazlık ev yaşantısı zenginlerin uhdesinde idi. Cumhuriyet'in ilanıyla bu değişmedi. Sadece, savaş sonrası devlet eliyle zengin edilen müteahhit ve ticaret erbabı da bu gruba dahil oldu.

Memur, işçi, zanaatkar ve küçük esnaf ise kıtkanaat geçinirken ancak hafta sonu pazar günlerinde günübirlik gittikleri İstanbul'un meşhur -Tomruk, Karakulak, Çubuklu, Ayazma gibi...-kaynak sularının yakınındaki mesire yerlerinde veya Büyük ve Küçük Çekmece, Florya, Küçüksu sahillerinde piknik yaparlardı.


Bu günlere gelirsek, bilhassa Özal döneminde Kooperatifçiliğin teşvik edilmesi ile dar gelirli aileler ufak miktarlardaki aylık ödemelerle ev sahibi oldular. Bu kooperatifler sahillerde de yazlık siteler yaptılar. Yazlık ev, zenginlere ait bir konfor olmaktan çıktı. Ancak, bahsettiğim kooperatif evleri ile eskinin yazlık konaklarını mukayese edemeyiz elbette. Yazlık sitelerdeki, nohut oda bakla sofa evler ile eskinin yazlık köşkleri kıyaslanamaz bile.

Site içindeki yirmi küsur yıldır kullandığımız yazlık evimizin önündeki ufak bahçe, bahçedeki erik ağaçları, ve bisikletim bir çok yazıma konu olmuştu ama evin kendisini anlatmak hiç aklıma gelmemişti. Bu yıl gelirgelmez, daha tam yerleşemeden soğukalgınlığı-faranjit'ten yatağa düşünce evimize bir methiye döşeneyim, dedim. Memleketimizin sıcak sahillerindeki evleri bilemem ama bizim yazlık evimiz, kışlarının soğuğu dillere destan Balkanlardan gelen soğuk havanın yol bulup girdiği ve bizzat şahit olduğum gibi Nisan ayında yerlerin cam gibi çıtır çıtır buz tuttuğu Trakya'nın sahili olduğu için kışın bomboş duran evler öyle bir soğuyor ki; evin duvarlarına, adeta eşyaların moleküllerine işleyen soğuk, haziran ayında bile eve girerken içimizi titretiyor.


Aslında bizim ev yaz sıcaklarında adeta bir sığınak gibidir. Yatak odalarının bulunduğu üst kat ısınsa bile giriş katı yani esas yaşam alanımız serindir. Sıcak yaz günleri için bu serin kelimesi herkese çok cazip gelir. O günlerde evimizde bulunup, o serinliği yaşayan yakınlarımız için pek bir sevilesi ve övülesi bir özelliktir. Ancak, bu yıl beni hasta eden evin bu soğuğuna akıl erdiremedim. Zira, bu kış havanın çok soğumadığı, en azından havanın dona çekmediği, buzlanma olmadığı belliydi. Kışların sert geçtiği yıllarda bahçedeki Zakkum Ağacını soğuktan donmuş, dalları ve yaprakları sapsarı ölmüş, bitmiş bir halde bulurduk. Bu Zakkum, sıcak ülke bitkisi ama bir o kadar da inatçı. Yaz boyunca, bol bol suladığımız Zakkum Ağacı, dondan kurtulmuş bir kaç kökünden verdiği sürgünlerle adeta küllerinden yeniden doğardı. Evimizin ilk yıllarından bu güne gelebilen bir kaç ağacımızdan biridir. 


Yazlık evler, bilen bilir aslında başlıbaşına derttir, külfettir. Rahmetli babamın sık sık tekrarladığı bir sözü vardı, "Her nimet, bir külfet karşılığıdır"diye. Yazlık evler tam da bu sözün somutlaşmış halidir. Şöyle anlatayım; ben her yaz gelişimizin ilk haftası evi satmaya karar veririm. Çünkü, evimiz sürpriz yumurta gibidir. Ne halde bulacağımızı bilemeyiz. En başta, su tesisatı su koyverir. Bir bakarsınız, aklınıza gelmeyen başınıza gelmiş, ihmal ettiğiniz bir kırık cam veya bulduğu herhangi bir delikten bir Gelincik veya bir kuş evinizi ziyaret etmiştir. Evin içi ne halde siz tasavvur edin. Bu durumda, müthiş ye'se kapılıp, evi satmaya karar vererek, o karabasanı atlatmaya çalışırım.


İstanbul'daki sıcaklardan kaçıp, geldiğimiz yazlık evimizin soğuğunda bu yıl korunamadığımı ve öksürük- farenjit ile yataklara düştüğümü anlatmak için bilgisayarımın başına geçtim ama ne fayda. Bilgisayar da soğuktan etkilenmiş olacak ki; benim gibi kolu kanadı kırılmış bir halde yattığı yerde kalmak istiyor. Ona ilişmemi istemiyor. Bende evvel kendim için Sağlık Ocağına gittim, ilaçlarımı aldım. Sonra da eski dostumu kapısında İnternet Cafe yazan yere götürdüm, ona da bir doktor bulmak ümidiyle.


Bugün geldiğimiz nokta da ben ilaçlarımı kullanmaya devam ediyorum ama ayağa kalktım. Bilgisayarım da iyileşti, anlayacağınız her şey eskisi gibi. Bizim yazlığa geldiğimizi bilen eş dost da zannediyor ki, bol bol denizin ve kumun keyfini çıkarıyorum. Laf aramızda ben de öyle planlamıştım aslında ama benim yerime, planlarım suya düştü.

Ne diyelim, Sağlık Olsun!



10 yorum:

  1. geçmiş olsun faranjit süründürüyor çok iyi biliyorum:) külfet bölümünü atlatmışsınız bundan sonra rahat rahat evin tadını çıkarın çiçeklerinizde çok güzel görünüyor sevgiler....

    YanıtlaSil
  2. Rabia Hanım çok geçmiş olsun. yazlığın keyfini çıkarmak isterken hastalanmanız pek hoş olmamış ama sağlık olsun. Zaten bu yaz hiç bir yer tam olarak ısınmadı ki. Kurak ve aşırı sıcağı ile ünlü Ankara bile hala tam olarak ısınmadı. Yazlık ev konusunda haklısınız kapalı kaldığı için bazı sorunlar ortaya çıkabiliyor. Ama o güzelim bahçesi insana neşe ve huzur veriyor öyle değil mi. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. canım öncelikle geçmiş olsun .. Bir insanın yazlığının olması çok güzel bir şey.. Tebdil-i mekanda ferahlık vardır.. Bahçenede bayıldım :))

    YanıtlaSil
  4. Nasıl oldun faranjitin umarım geçmiştir canım bu ikinci evler gerçekten arada gidildiğinde ve her gidildiğinde bir eksik çıkarıyorlar insanın karşısına ama kafa dinlemek içinde çok güzel bir kaçış oluyor benim için bu görüşüm tabii.Canım tekrardan çok geççmişler olsun sevgi ile kal.

    YanıtlaSil
  5. Çok geçmiş olsun. sıcaklarda daha da zor hastalığı atlatmak. Yazlık ev bana nedense son derece gereksiz gelir. Şöyle bir düşüncem var yazlık evi satıp parayı bankaya koysa insan sadece tatillerde kullanmak üzere herhalde çok uzun seneler çok değişik yerlerde en güzel şekilde tatil yapılabilir. Yemek yapma derdi yok her şey önünüzde. Bir de bilirim yazlıkların misafiri çok olur. Bütün kış aramayan insanlar mayıs ayı geldi mi aramaya başlar.:)) Size çok güzel tatiller diliyorum.

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Rabia,
    öncelikle cok cok gecmis olsun,bu sicaklarda cok cok soguk su icme ve tuzlu suyla sürekli gargara yap.
    Yazlik-kislik ev olayi herkeslerde var herhalde.Cocukken büyükbabamin büyük bir bahcesi vardi,okullar kapaninca dayilar,teyzeler oraya giderdik,serin oldugu icin.Eskinin kültürü güzeldi ama,simdi insaat sektörü öyle bir gelisti ki,canim baglarin-bahcelerin yerine kücük kücük sözüm ona yazlik yapmaya basladilar.Ya Devre Mülk olayina ne demeli...Heryeri beton alanina cevirdiler..
    Tatilin ve yazligin tadini bol bol cikartin,Sizlerinde Ramazani hayirlara vesile olsun.Evinizden huzur ve bereket eksik olmasin.

    YanıtlaSil
  7. Bizim muhitimiz Küçükyalı'da yazlık semtlerin gözde mekanları idi. Biz yaz kış otururduk. Yaz oldu mu zengin ağabeyler, ablalar mahallemize akın ederlerdi. Yazlıklarına gelmiş idiler hepsi.. Güzeldi. Şimdilerde ise Küçükyalı artık kışın ve yazın kalabalık semtlerinden oldu.

    YanıtlaSil
  8. YÜREĞİNİZE EMEĞİNİZE SAĞLIK..! BİRBİRİNDEN GÜZEL HEM EĞLENDİREN,HEM EĞİTEN PAYLAŞIMLAR..! PAYLAŞIMLARINIZI KALPTEN KALBE TOPLULUĞUMA DA BEKLİYORUM. LÜTUFTA BULUNURSANIZ, DAHA GENİŞ KİTLELERİN BU NEFİS KÜLTÜR SOFRASINDAN FAYDALANMALARI EN BÜYÜK MUTLULUĞUMUZ OLACAKTIR..! SEVGİLER SAYGILAR D.U

    YanıtlaSil
  9. Yazlık ev hikayesini öğrenmiş olduk, teşekkürler...
    Ve geçmiş olsun, umarım sonrası kum, deniz geçer, keyifli paylaşımlarınıza biz de şahit oluruz... zakkum agaclarini çok severim, yazı anımsatir... kaleminize sağlık!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ziyaretin için ben teşekkür ederim Kore Fenomoni. Paylaşımlarda görüşmek üzere...

      Sil

DEĞERLİ YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

Not: Gmail hesabı olmayan arkadaşlar yorum yazmak için yorumlama biçiminden anonimi seçerek yazabilirsiniz.