Sayfalar

20 Mart 2014 Perşembe

BİR BARDAK ÇAY...Sıcacık...

Daha önce paylaştığım Bir Bardak Demli Çay başlıklı yazımda, kansızlığı arttıran çaydan vazgeçemeyenler için çayın zararlı etkilerine karşı ufak bir tüyo vermiştim. Tükettiğim günlük çay miktarını anlatırken de sabah kahvaltılarından ve ikindi çaylarından bahsetmiştim. Ancak, daha sonra bunun doğru olmadığını farkettim. Çünkü, çay sadece evde tüketilmiyor ki!



Günün herhangi bir saatinde bir arkadaşımızın işyerine uğrasak hemen bir bardak çay gelir önümüze. Eskiden, İstanbullu'lar bilhassa hafta sonları güzel havalardan istifade etmek için Boğaz'a akın ederlerdi. Özellikle, Emirgan, Çınaraltı Çay Bahçesi'nde tavşan kanı çay içmemiş İstanbul'lu yoktur kanımca. Kadıköy'den vapura binenler de martılarla paylaşacakları simitlerine eşlik edecek çaylarını sabırsızlıkla beklerler. İstanbul'da bugün pek kalmadı ama Anadolu'daki esnaf, dükkanına gelen müşterisine mutlaka çay ikram eder. 

Çay içerken farkında olmadan bir ritüel de yaşarız. Mesela, olmazsa olmazlardan biri çay kaynar sıcaklıkta gelmelidir. Kaynar çayın sıcağı ile ısınmış ince belli cam bardaklar evvela ellerimizi ısıtır daha sonra çıkan buğudan yüzümüz ısınır. Daha sonra kaynar sıcaklığı azalan çaydan aldığımız büyükçe bir yudumla boğazımızdan geçen çay göğsümüzü, midemizi ısıtır ve bu sıcaklık tüm vücudumuza yayılır.




Çay tüketiminin son yıllarda arttığı doğrudur ama çaya düşkünlük, çay tiryakiliği benim çocukluğumda da vardı. Akrabalarımızdan bazı hanımların özellikle ufacıcık ince belli cam bardaklarda çay içmeyi sevdiklerini biliyorum. Bu ufak cam bardaklara tiryaki bardağı deniliyordu. Ufak ebatlı çay bardağı çayın soğumadan tüketilmesini sağlıyordu. Bu tiryaki bardaklarından içenler memnundu ama üç-dört yudumda biten çayları devamlı dolduran ev sahibesinin hissiyatından haberim yok tabii ki.



Her ne kadar kahve bir kere pişirilip, tek kerelik ikram olduğu için muhabbetlere uygun düşse de bugünkü gelişmiş teknoloji sayesinde çay demlemeyi kolaylaştıran çaydanlıklar ve poşet çaylar sayesinde çay içmek de pratik hale geldi. 

Şimdi, bunları yazarken milli içkimiz konusunda yaratılan polemik geldi aklıma. Halbuki, polemiğe ne gerek var. Evde, işyerinde, vapurda, sabah-akşam, vakitli-vakitsiz, soğukta ısınmak için, sıcakta hararetimizi alsın diye her ortamda, her vesile ile severek içtiğimiz ince belli cam bardaktaki demli çayımız varken milli içeceğimizi başka yerlerde, başka içeceklerde aramaya ne hacet. 

Bence milli içeceğimiz çaydır, vesselam! 




3 yorum:

  1. Çay tiryakisi biri olarak ve çay içerken bu yazarak söylemeliyim ki yazınız çok güzel,yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Ben de cayciyim:)) ama ben öyle iki arada bir derede cay icmesini sevmedigim gibi cay makineleriyle,cay posetleriyle yapilan caylari da sevmem.Cayin suyu bir kere agir agir kaynayacak en az 10 dak.sonra cayin ilik suyla tozu falan alinacak.Mümkünse porselen demlik ya da bakir demlik olacak...Ve cay demleninceye kadar altindaki su da fokurdamaya baslayinca cayin alti kisilacak ve su agir agir kaynayacak tekrar....Sonrasi mi sekersiz olarak tüketilecek....
    Güzel bir haftaya baslaman dilegiyle sevgili Rabia....

    YanıtlaSil
  3. Geçenlerde ABD ince belli çay bardağını bile kendilerine patentlediler de son dakikada müdahale edebildik.
    Çay'ın vatanı Çin olsa da kalbi Türkiye'dir. Afiyet olsun.:)

    YanıtlaSil

DEĞERLİ YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

Not: Gmail hesabı olmayan arkadaşlar yorum yazmak için yorumlama biçiminden anonimi seçerek yazabilirsiniz.