Eskisi gibi, evinin işlerini bitirdikten sonra elişini alıp, komşusuna ya da yakındaki bir akrabasına çat-kapı giden hanımlar kaldı mı? bilmiyorum. Bugün, kadınların çalışma hayatına girmeleri ile birlikte o eski yaşantılar tarihe karıştı. Ancak, düğün, doğum kutlamaları, taziyeler veya hasta ziyaretleri yapılabiliyor. Eski kabul günlerini bu gün de devam ettirmek isteyen hanımlar ise işin kolayına kaçıp, dışarıdaki açık veya kapalı mekanlarda toplanıyorlar. Bizim de dışarıda bir araya geldiğimiz arkadaşlarımız var ama akrabalarımızla halen evlerimizde toplanarak, eski adetleri devam ettirmeye çalışıyoruz.
Her neyse, geçen akşam gelen bir telefon ile bir kaç akrabamızın bizi ziyarete gelmek istediklerini öğrendik ve çok sevindik. Her zaman olduğu gibi çocukluk günlerimize dönüp, bu dünyadan göçüp, giden aile büyüklerimizi anarken, hatıralar tekrar anlatılacak. Hepimizin malumu anılarımızın hiç sıkılmadan her defasında tekrar tekrar anlatılması ve anılardaki büyüklerimizin yadedilmesi belki de bizi bir araya getiriyor.
Misafirler için evi derleyip, toplamak zamanımı aldığı için alışverişe çıkamadım ve mevcut malzemeler ile menümü oluşturdum. İkram soframızda, Allah ne verdi ise pişirip, kotardıklarımı tavşan kanı çayımızın eşliğinde ağız tadı ile yerken, bir yandan da tadına doyulmaz muhabbet bağına girdik ki; çıkabilene aşkolsun. Ne güzel günlermiş o günler! çocukluk halleri, başımızda kavak yellerinin estiği gençlik yılları, bayram ziyaretleri, davet sofraları. Aile büyüklerinin hayatta olduğu, bizim onların çocukları, yeğenleri veya torunları olarak haylazlık yapıp, koşup oynamaktan başka bir derdimizin olmadığı yıllar.
Zaman zaman çok geveze olabiliyorum. Bazen, ağzımı bıçak açmaz, bazen de susturabilene aşkolsun. Bahsettiğim çay sofrası için pişirdiğim keki anlatmak üzere, unutmadan bilgisayarımın başına oturdum ama hala kekten bahis yok. Varsa yoksa lak lak!!!
Efendim, başta da dediğim gibi alışverişe çıkamayacağım için dondurucuda hazır pişmeyi bekleyen böreğimiz, evdeki malzemeler ile yaptığım çeşitli salatalara ilave olarak bir de kek yapmak istedim. Daha önce bu sayfalarda da paylaştığım elmalı keki pişirmeye karar vermiştim ki; elmaları bir gece önce soyup, afiyetle yediğimizi hatırladım. Neyse ki; bizim iştahımızdan kurtulmayı başarmış bir tek elma ile kek pişirme işine kalkıştım.
Fotoğraflarını gördüğünüz kek, bir tek elma ve on adet günkurusu kayısı ile zenginleştirilmiş ve misafirlerden tam not almış lezzetli bir kek olarak kek literatürüne girmeye hak kazanmıştır.
Deneyenlere şimdiden afiyet olsun!
TAZE ELMA-KURU KAYISI KEKİ
MALZEMELER:
3 Yumurta
125 gr. Margarin veya Tereyağ (oda sıcaklığında)
125 gr. (su bardağından bir parmak eksik) Toz Şeker
1 buçuk su bardağı Un
2 tatlı kaşığı Kabartma Tozu
1 Limon kabuğu rendesi
1 çorba kaşığı Limon suyu
1 Elma
10 adet Günkurusu Kayısı
Üzeri için;
Makul ölçülerde iri çekilmiş ceviz içi, toz şeker ve tarçın harmanlanır. Kek sıcakken üzerine eşit şekilde serpilir.
YAPILIŞI:
Oda sıcaklığındaki margarin (tereyağ) ile toz şeker, mikser ile çırpılır.
Yumurtalar da ilave edilerek çırpmaya devam edilir.
İyice çırpılan yağ, şeker, yumurta karışımına limon kabuğu rendesi, un ve kabartma tozu ile bir çorba kaşığı kadar limon suyu ilave edilerek, el çırpıcısı ile karıştırılır.
En son içine kuru üzüm büyüklüğünde doğranmış kayısılar da konur ve yağlanıp, toz şeker serpilmiş tepsiye dökülür.
Elimizde bulunan bir adet elmamızı soyup, temizledikten sonra istediğimiz şekilde dilimleriz. Önemli olan kek hamurunun üzerini kapatabilsin.
Fırında 180 derecede üzeri kızarana kadar pişirilir.
Not: Üzeri için hazırladığınız karışımı kek sıcakken dökebileceğiniz gibi soğuduktan sonra (benim yaptığım gibi) evinizde bulunan herhangi bir marmelatı bir kaç damla su ile incelterek kekin üzerine sürüp, onun üzerine de cevizli karışımı serpebilirsiniz.
Eskiden yaşam en azından çok daha anlamlı ve güzelmiş. Ben de geçen gün babamın gençlik fotograflarına baktım. Ankara'da Kızılay balosu, Çocuk Esirgeme Kurumu Balosu gibi belli ki aynı zamanda yardım amaçlı aktivitelere giderlermiş. Kıyafetler müthiş. Şimdi aynı tür bir toplantıda kot pantalonlu insanlara rastlıyorsunuz. Dediğiniz gibi aile toplantıları falan çok özlem duyduğumuz olaylar. Bu arada gerçekten sizin güzelim kekin alması gereken övgü gecikti. Süper görünüyor ellerinize sağlık.
YanıtlaSilO balolara herkesin gittiğini zannetmiyorum. Belli ki; babanız ya yüksek bir memur ya da ailesi Ankara'nın eşrafından. Hatıralarımız belki de bizi ayakta dimdik tutan görünmeyen gücümüz, kuvvetimiz. Kekin dibinde günkurusu kayısı, üzerinde de elma, ceviz,tarçın gerçekten lezzetli oldu :))
YanıtlaSilMerhabalar, ahh nerde o eski günler, dost akraba bulusmalari, modern hayat akisina uymus, kosusuturuyoruz, sözüm ona. Elmali pastanin fotolari acilmasada kayisi ile birlestiginde tadinin nefisligini damagimda hissedebiliyorum, ellerinize saglik, selamlar....
YanıtlaSilSevgili Rabia Serteli ne güzel anlattınız keyifle okudum yazıyı.Ben de gittim birden çocukluk günlerime.O günlerden aklımda kalanlar bizleri çocuk tiyatrosuna götürür dü büyüklerimiz hiç üşenmeden.Buz revüleri Moskova Sirkleri bjunlar çocukluğumun en güzel anıları.Artık hayat öyle bir hale getirdi ki bizleri ne tiyatro ne başka etkinlik hayat bu kadar kolaylıklar sunarken teknoloji bu kadar ilerlemişken bizler geri kalırr olduk güzel aktivitelerden.Keki çok beğendim ellerinize sağlık afiyetler olsun.Sevgilerimle.
YanıtlaSilBen tatlıya hiç dayanamıyorum.. Şimdi bir dilim olsa yerdim :) Güzel görünüyor canım.. Ellerine sağlık
YanıtlaSilAslında en büyük zenginliğimiz o dostlarımız ve ailelelerimiz..Yıllar geçtikçe bunu çok daha iyi anlıyor ve özlüyor insan..Modern hayat bizlere sonsuz olanaklar sunsa da ne yazık ki bazı değerlerimizi de alıveriyor bizden..Özlemle anmak kalıyor elimizde sonra..Mümkün olduğunca vakit ayırmak gerek sevdiklerimize:)Kekinize bayıldım ilk fırsatta deneyeceğim sanırım..Sevgilerimle..
YanıtlaSilSevgili Rabia,
YanıtlaSilAyagimin tozuyla Tr.dden geldim ama,is-gücden kafami toplayip da sizleri ziyarete anca gelebildim.Valla Özlemisim sizleri..
Vallayi imrendim sizlere,ne güzel bir sohbet ve muhabbet olmustur simdi eski günleri anarken;hele tek bir elma ile yapilan Kek yok mu;büyük bir devrim olarak görüyorum:)) eeeee ortam güzel olunca yeme-icme bahane de olur sahanede olur.Güzel paylasimlarin icin tsk.ediyorum.Sevgiyle ve dostca kal...
Sevgili Rabia Hanım, maksat muhabbet olduktan sonra yeme-içme bahane. Bu arada ellerinize sağlık. Malzeme olduktan sonra yemek yapmak çok kolay, önemli olan malzeme yokken ortaya birşeyler çıkarabilmek. Sevgiyle kalın.
YanıtlaSilYazınızın başındaki, ev hanımlarının günleri beni çocukluğuma götürdü :) Okuldan döndüğümde evde annemin misafirleri için tatlı bir telaş içinde hazırlanışı gözümün önüne geldi :) Üniversite için ailemin yanından ayrıldığımdan (10 yıl oldu) beri pek karşılaşamıyorum bu manzaralarla :( Özlemiyorum desem yalan olur... Bu arada kekinize de bayıldım ... Mutfakta çareler tükenmez :) Ellerinize sağlık...
YanıtlaSilElmalı kek, elmalı kurabiye... Elmalı herşeyi çok seviyorum. Gerçekten güzel görünüyor. Şimdi olsa da yesek.
YanıtlaSilÇok güzel ellerinize sağlık
YanıtlaSilBen kendimi şanslı hissediyorum. Çünkü istanbul gibi bir yerde hala çatkapı gidecek dostlarımız var çok şükür. Elmalı keke gelince nefis görünüyor. Elinize saglik.
YanıtlaSilO dostların kıymetini bilin. Gerçekten, çat kapı gidilebilecek arkadaşlar yok denecek kadar azaldı. Kekin elması azdı ama kayısıların ilavesiyle farklı lezzet kazandı.
Sil