Sayfalar

19 Mart 2013 Salı

İŞSİZLİK ZOR ZENAAT...

Bir süredir değişik kanallardan öğrendiğime göre memleketimizdeki işsizlik oranı yüzde 11.8 ile 2010'dan beri en yüksek seviyesine yükselmiş durumda. İşsizlik, diğer tüm ülkelerde olduğu gibi memleketimiz için de ciddi bir sorun. İşsizlikle mücadelede en ufak bir zafiyet, işsiz sayısının yükselmesine neden oluyor. İşsizlik, bence bir insanın uğrayabileceği en büyük haksızlık. İnsan onuruyla bağdaşmayan bir durum. İnsanlar için çalışma hakkı diye yasal bir hak varsa, işsizlik de bu hakkın ihlali anlamına gelir. 



Çalışma hakkı elinden alınmış bir insan için işsizliğin istatistiki rakamlarla açıklanması acıtıcı bir durumdur. İşsizlik çok düşük bir oranda seyretse bile oran binde bir bile olsa neticede o bir kişi işsizdir ve bu durum o kişi için hiç de olumlu bir şey değildir. İşsiz bir babanın çocuklarına ve çalışıyor ise evinin iaşesini tek başına temin eden karısına karşı duyduğu eziklik ve çaresizlik bireysel bir durumdur. 

İş ilanları için gazetesinin sarı sayfalarını tararken iyi bir haber bulmak umuduyla ekonomi sayfalarına da göz gezdiren işsiz baba işsizlik oranlarını görünce herhangi bir ferahlama hissetmez. Bu durum onun derdine bir çare değildir. O, en kısa zamanda bir iş bulup ailesinin ekonomik durumunu düzeltmek zorundadır. Ancak, bu işsizlik oranları ile ilgili haberlerin işe yaradığı durumlar da yok değildir. Bu durum, naçizane benim gözlemlerime dayanarak yaptığım kişisel bir tesbittir ki hiçbir bilimsel dayanağı bulunmamaktadır. Ancak, okuyunca bana hak vereceğinize inanıyorum. 



İşsiz insan ne kadar kaçarsa kaçsın sosyal hayatın içindedir ve kendini arkadaş ve akrabalarından soyutlayamaz. Aile dışındaki ortamlarda gurur ve haysiyetinin korunmasında işsizlik haberleri kendisine yardımcı olur. Arkadaş ve akrabaları onun üzülmemesi için tüm dünyadaki işsizlikten bahis açarak, bir nebze de olsa teselli edebilirler. Aynı zamanda, dost görünen düşmanlarının bilerek, hoyrat arkadaşlarının ise bilmeden yaptığı incitici söz ve davranışlardan bu istatistiki bilgiler vasıtasıyla kendisini koruyabilir. 

Tüm bu tesbitler dışında ise bir durum var ki aklıma geldikçe gülümsemekten kendimi alamıyorum. Çünkü, bu ekonomik krizler ve işsizlik bazı insanların -tabiri caizse- ekmeğine yağ sürmektedir. Mutlaka sizin de etrafınızda onlardan vardır. Gezip-tozmak varken çalışmaya gerek görmeyen, ailelerinin maddi desteğiyle hayatlarını idame ettirenler. Görünüşte iş arıyorlardır ama hiçbir işi beğenmezler. İşsiz kalmalarının sebebini ise ekonomik krize yüklerler. Ülkemizde de ekonomik krizlerin biri bitip, diğeri başladığı için mazeretleri her zaman hazırdır. 

Onlar işsizler ordusunun gönüllü erleridir.





3 yorum:

  1. Çalışmak zorunda olan hiç kimse işsiz kalmasın. Gönüllü erler de gezmeye devam etsin :) Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. :)) Gönüllü er, yapacak bir şey yok o gezecek :))
    İşsizlik yaşamadım ama hayatını kazanmak diye bir inancım olduğu için çalışamamanın verdiği her türlü maddi manevi eziyeti anlayabiliyorum.
    Ziyaretin ve değerli yorumun için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  3. Emeğinin karşılığını alabilmek ayrı mevzu, bu ülkede böyle bir şey olması maalesef çok zor. Ama işsizliğin ben de kişinin biraz da kendisine bağlı bir durum olduğunu düşünüyorum. Çünkü isteyen, iş bulur, çalışır, kendini geliştirir, kendine yatırım yapar ve iş olanaklarını arttırır. Ama herşey istemekte bitiyor yani gönüllü olmakta :)

    YanıtlaSil

DEĞERLİ YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

Not: Gmail hesabı olmayan arkadaşlar yorum yazmak için yorumlama biçiminden anonimi seçerek yazabilirsiniz.