28 Temmuz 2015 Salı

MÜRDÜM ERİK REÇELİ...Mürdüm Renkli Lezzet...

Kahvaltı soframızda bu sabah yeni bir reçel tadılmayı bekliyordu. Reçel tabağımı görücüye çıkarılan kızlar gibi süsledim-püsledim ortaya getirdim. Aslında bir gün önce kaynatmış ve sıcak sıcak bir lokma tadına bakmıştım da pek beğenmemiştim. Ballı lokma diye adlandırdığım Kuru Kayısı reçelinden sonra pek zayıf kaldığını düşünmüştüm. 



Hatta, blogger arkadaşım İlhan Ucer beyefendinin zaman zaman bazı yiyecekler için kullandığı deyimle, "Haysiyetli" Kayısı'nın yanında Mürdüm Eriğinin esamesinin okunmayacağı da bir gerçekti. Kahvaltı soframızda hiçbir şey söylemeden yeni reçelimin tadılmasını bekledim. 

23 Temmuz 2015 Perşembe

KULAK VERMEK...Değer Vermektir.

Yazlıkta yıllardır kullandığım bir bisikletim var. Her yaz başı mutlaka bisikletçinin kontrolünden geçer. Ön tarafında da bir sepeti vardır. Bu sepete sadece bir deniz havlusu koyduğum da olur beş kilo manav alışverişi yüklediğimde. Geçtiğimiz yıl yaz ortasıydı galiba bisikleti sürerken ön taraftan gıcırtılı, tıkırtılı bir takım sesler kulağıma geliyordu ama bisikletle işim bitince aklımdan çıkıveriyordu. 



Bu şekilde epey bir süre geçti. Bir gün yine bisikletime binmek üzere deniz havlumu sepete koymak isterken bir de ne göreyim; sepet bir yana kaykılmış, somunları düşmüş, bir tanesinin de cıvatası sallanmıyor mu! Günlerdir duyduğum gıcırtıların sebebi de böylece anlaşılmış oldu tabii. Anlaşılmış oldu ama gevşeyen somunları sadece sıkıştırmak yetecekken, seslere kulak vermediğim için bisikletimle önünde sallanan sepet eşliğinde bisikletçinin yolunu tuttuk.

17 Temmuz 2015 Cuma

RAMAZAN'IN ARDINDAN... Bugün Bayram Çocuklar!!!

Ramazan ayının misafirliği bitti. Ya Şehr-i Ramazan diye coşkuyla ve mutlulukla karşıladığımız Ramazan ayının misafirliği bitti bitmesine de önemli olan misafirimiz bizden memnun kaldı mı? 



Her yıl Ramazan ayını memnuniyetle karşılarım. Onbir ay fütursuzca yaşayanlar için bir mola vermenin gerekli ve faydalı olacağına can-ı gönülden inanırım. Maddi ve manevi dünyamızın böyle bir durup-dinlenmeye, yavaşlayıp-düşünmeye ihtiyacı olduğunu düşünürüm. 

1 Temmuz 2015 Çarşamba

RAMAZAN'I YAŞARKEN...Herkesi Kendin Gibi Bilmek!

"Kişi karşısındakini kendi gibi bilir" atasözü bizim hallerimizi ne güzel anlatır. Hem kişisel hayatımızda hem de toplum olarak yaşadıklarımıza baktığımızda devam eden sürekli bir hataya düşme, kandırılma alışkanlığımız var. Bu hataların sonucunda da ortak bir müdafaamız vardır. "Ben herkesi kendim gibi biliyorum." 



Karşımızdakiler -en yakınlarımız dahi- başka karakter ve huyda, bambaşka fikirlere sahip insanlar. Onları kendimiz gibi bilmek kadar yanlış bir şey olabilir mi? Bu yanlışı milletçe yaptığımızı düşünürsek, anlaşılıyor ki; toplumda kimsenin kimseyi anlamaya çalışmadığı, empati yapmadığı ortaya çıkıyor. Herkes karşısındakini kendisi gibi bildiğine göre aslında, herkes herkesin kendi gibi olmasını istiyor demektir. Tüm bunları bana düşündüren de gece sahile giden yollarda gördüğüm canlı ve coşkulu kalabalıktı. 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...